kapat
07.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Dut yemiş bülbüller!

Seçildikleri günden bu yana Meclis kürsüsüne çıkıp da tek satır laf etmeyen milletvekilleri var... Hatta oturdukları sıradan bile konuşmacıya sataşmayanlar... Yerinden kalkmayanlar, sıra kapaklarına vurmayanlar, koltuğundan doğrulup bağırmayanlar...

Eminim ki; hepsi Meclis'e birçok hevesle koşup gelmişlerdi...

Mazbatayı alıp yola çıktıklarında o kürsüden dile getirip çözüme kavuşturacakları kimbilir hangi sorunları beyinlerine işlemişlerdi... Hangi ilkeleri kendilerine hedef seçmişlerdi...

Okulsuz çocukların, aşsız sofraların, işsiz babaların sıkıntılarını, dramlarını o kürsüden haykıracaklardı...

Ama sustular... Hatta bazıları yeminden bu yana geçen 2.5 yıllık süre içinde o kürsüye çıkıp hiç konuşmadı...

Peki neden?

Neden halkın sorunlarını dile getirmediler de, siyasetin kirli oyunlarına giriştiler?

Acaba söyleyecek sözleri, gündeme getirecek dertleri mi yoktu?

Yoksa bu durumun suçlusu Meclis'in hantal yapısı, kasvetli havası mıydı?

Hayır!

Tek suçlu liderler!...

Milletvekillerine "Benim önümden değil, arkamdan yürüyün" diyenler... Kürsüleri tekeline alanlar... Kimseye konuşma hakkı tanımayanlar... Meclis'i tıkamayı marifet sayanlar... Hizmet adı altında şov yapanlar...

Halkın isyanı bugün onlara...

Bütün dünyaları "Genel merkezĞMeclisĞkonut" arasında gidip gelmek olanlara... Halkı unutanlara.. Yasaları uyutanlara... Kendi koltuğuna yatırım yapanlara...

***
SON SÖZ: Lider sultası kalkmadıkça, Meclis'te asılı olan "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" sözünün gereği yapılmadıkça seçtiklerimiz hep susacak... Susmak zorunda kalacak...

Sonuçta o Meclis'te halk olmayacak...

DÜNÜN SÖZÜ
Üzülme aslan, bu da destan!

Hay ağzını öpeyim!
Türkiye'nin ekonomik durumu nedeniyle vatandaşlar tiyatrodan koptu... Türkiye belirli bir kitle yetiştirdi... Onlar da tiyatroya gitmek yerine dansözlere dolar takmayı tercih ediyorlar...

(Tiyatro sanatçısı Tuncay Özinel)

Ezdiğiniz, süründürdüğünüz, bir lokma ekmeğe muhtaç hale getirdiğiniz emeklilerin hiç değilse bu bayramı beş kuruşsuz geçirmemelerini ve sizlere beddua etmemelerini istiyorsanız; maaşlarını bayramdan önce dağıtın...

Demirel Türk milleti için büyük bir talihsizliktir... Nankör ve vefasızdır... (DSP'li Ahmet Ertürk)

Fıkra

Dövüş tekniği
Japon'un biri kahveye girip kafa tutmaya başlamış: "Var mı aranızda delikanlı? Varsa çıksın dışarı."

"Çıkıyorum ulan!" diyerek kapıya yönelen Temel, birkaç dakika sonra ağzı burnu dağılmış vaziyette kahveye dönmüş... Japon da peşinden kasılarak içeri girmiş ve Temel'i göstererek "Ona Toyokumi ustanın kihotimi tekniği ile vurdum" demiş...

Japon ertesi gün yine gelmiş... Yine meydan okumuş... Temel yine dışarı çıkmış ve birkaç dakika sonra kahveye ağzı burnu dağılmış vaziyette girmiş ve Japon yine "Ona Toyokumi ustanın kihotimi tekniği ile vurdum" diye böbürlenmiş...

Bu bir hafta devam etmiş... Ve sekizinci gün Japon yine kahveye gelip herkese kafa tutmuş... Japon'un restini gören yine Temel olmuş... Birkaç dakika sonra herkes suratı dağılmış Temel beklerken, bu kez Japon her tarafı kanlar içinde kapıda belirmiş.. Temel de hemen arkasından girerek Japon'u gösterip gülümsemiş: "Ona Toyota'nın krikosuyla vurdum!"

Kırmızı kart
İmam bayıldı ile ekmek kadayıfını, Denktaş-Klerides buluşmasının üzerine çıkaran gazetelere...

Kalemine sağlık
Bizim Yahudilerimizin, bizim Rumlarımızın, Bizim Ermenilerimizin bizden, bu demektir ki aynı zamanda kendilerinden şikayetlerini söylemeye hakkı yok mu? Şikayet için hiçbir sebepleri yok ki... diyebilir miyiz? (Hakkı Devrim)

Pantolonlu devrimciler!
KAMU çalışanı kadınlar eşitlik adına bugün işyerlerine pantolon giyip gidecekler... Böylece erkeklerle eşit olduklarını cümle aleme gösterecekler!..

Eyvah!

Kadın-erkek eşitliğini yasalara, yasalardan sağlanan haklara değil, pantolona endeksleyen kafalar ancak böyle bir eylem bulur...

Hangi kafalar mı?

"İşyerlerinde pantolon giyme yasağı, kadını ikincil cins gören ve bu nedenle çirkin kıyafetler içine hapseden gerici zihniyetin ürünüdür" diyebilen Eğitim-Sen'in solak ve devrimci kafaları!

Bir zamanlar dünya güzeli kızlara, eteklerini çıkartıp blue jean, parka ve asker postalı giydiren, makyajı yasak eden kafalar! "Parfüm değil, ter kokun" diye beyin yıkayan zavallılar!

***
Kadın haklarını savunmaya kalkan bu zavallılar acaba binlerce ev kadınının her akşam yüzlerini saklayarak pazarcıların bırakıp gittikleri çürük sebze ve meyveleri topladıklarını biliyorlar mı? Evde tencereyi kaynatmak için bunu yapmakla kalmayıp zengin evlerine temizliğe gittiğini duyuyorlar mı? Genç kızların mal gibi başlık parasıyla alınıp satıldığı, ilköğretim çağındaki kızlara nikah kıyıldığı, köy yerinde erkekler kahvede sohbet ederken kadınların tarlada çalıştığı bir ülkede bu çarpıklıkları görmeyen hatta görmezden gelen bir avuç Lenin artığı sendikacıların başlattığı pantolon eylemine gülmeli mi, ağlamalı mı?


<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır