|
|
|
|
Türkiye'nin ulusal kimlik meselesi
Türkiye ulusal kimlik meselesini tartışıyor... AB'den azınlıklar konusunda gelen uyarılar tartışmaya yeni boyutlar katıyor. Başbakanlık'a bağlı İnsan Hakları Danışma Kurulu Azınlık ve Kültürel Haklar Çalışma Grubu Raporu bu tartışma ortamını iyice hararetlendirdi. HPD Hukuki Perspektif Dergisi Yuvarlak Masası, ulusal kimlik, devlet-birey ilişkileri, etnik toplum ve azınlıklar meselelerini sosyoloji, uluslararası hukuk ve anayasa hukukunun farklı perspektiflerinden ele alıyor.
ADEM SÖZÜER Sayın Prof. Dr. Nilüfer Narlı, Prof. Dr. Turgut Tarhanlı ve Doç. Dr. H. Nuri Yaşar ile Türkiye'nin gündemindeki önemli bir konuyu tartışacağız. Kimiz, neyiz, nereden geldik, nereye gidiyoruz sorularının cevaplarını arayacağız. Bu sorular çok eskiden beri mutlaka soruluyor ve çok eskiden beri de cevapları aranıyordu. Ancak Başbakanlık'a bağlı İnsan Hakları Danışma Kurulunun Azınlıklar ve Kültürel Haklar Çalışma Grubu Raporu'ndan sonra, daha hararetle tartışılmaya başlandı. Özellikle Avrupa Birliği (AB) uyum sürecinde AB'den azınlıklar konusunda gelen uyarılar da tartışmaya yeni boyutlar ekledi. Şimdi saygıdeğer konuklarımızla bu konuyu farklı perspektiflerden irdeleyeceğiz. Önce Sayın Narlı'dan başlamak istiyorum: Etnik kimlik, ulusal kimlik, çok kültürlülük tartışması gündemimize girdi. Ulusal kimlik nasıl oluşur? Neden bu kadar tartışma konusu oldu? Bunun sosyolojik açıdan bir değerlendirmesiyle başlayabilir miyiz?
NİLÜFER NARLI Teşekkür ederim. Kimliğin oluşması, sosyalleşme koşulları kadar tarihi koşulların oluşturduğu faktörler tarafında da şekilleniyor. Tarihi koşullar, içinde yaşadığımız siyasi ve sosyal yapıyı şekillendirdiği gibi tarih ile ilgili perspektifimizi de belirliyor. Tarihe bakış açımız, kim olduğumuz, nereden gelip nereye gittiğimiz; tarihi objektif bilgiler kadar efsaneler ve inanışlar, kültürel kimliğin oluşmasında başat rol oynuyor. Ulusal kimlik açısından bakarsak, Türkiye'de ulusal kimliğin tanımlanmasında etnisite, ırk, din ve dil kesinlikle söz konusu değildir. Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk'tür. Atatürk'ün söylediği gibi "Ne mutlu Türküm diyene" diyebilen herkes, kendisini Türk olarak tanımlıyordur. Ancak son zamanlarda etnik kimlik, ulusal kimlikle bağlantıı olarak yoğun bir biçimde tartışılmaya başlandı. Farklı etnik kimlikler, kültürel farklılıklar, yaşam farklılıkları üzerine tartışmalar anlaşılabilir. Din, dil açısından kültürel farklılıkların olduğunu kabullenmek ve bu farklılıkları kültürel miras olarak korumak, demokrasi ve hoşgörünün esasıdır. Fakat bu kültürel farklılıkları, farklı hukuk sistemleri ve siyasal yapılar aramak açısından kullanmak ve de kültürel ve siyasi ayrılıkçı bir söyleme alet etmek, kamu düzenini bozma veya toplu ihtilaf yaratma gibi sorunları doğurabilir.
|
|
|
|
|