Bir parça edebiyat ve sanatla ilgili olup, biraz da yabancı dil bilenler eğer İngiltere, Fransa veya Amerika'da yayınlanan gazeteleri, dergileri izliyorlarsa söyleyeceklerimi öncelikle onaylayacaklardır.
Herhangi bir ülkenin edebiyatında bırakın ekoller yaratmışları, belli bir düzeyin üstüne çıkmış şair ve yazarların ölümlerinden sonra herhangi bir kitabı yayınlanırsa, dağınık yazıları bir araya getirilirse, eserleri bir arada yayınlanmaya başlarsa bu, lamı cimi yok, bir olaydır. Televizyonu, gazetesi, dergisi hem genel olanları hem özel ilgi alanlarına dönük olanlarıyla ortaya çıkan bu yeni yapıtın üstüne gider. Kitap kitaplıktan çıkan o yazarın, sanatçının, şairin tanıtıldığı, tartışıldığı, didik didik irdelendiği bir 'hengâme'ye dönüşür.
Cansever ve Uyar Ama
Türkiye... Kadir kıymet bilmez, değer üretmez, olanla değil ölenle meşgul
Türkiye!
Yakınlarda iki çok büyük şairin üç yapıtı yayınlandı:
Edip Cansever ve
Turgut Uyar bu şairler. En basitinden söylersek modern Türk şiirinin
Orhan Veli-Melih Cevdet-Oktay Rifat üçlüsünün elinden çıkmış
1. Yeni akımından sonra en önemli hamlesi sayılan ve şiirsel modernleşmemizi sonuna eriştiren
2. Yeni'nin
Ece Ayhan ve
Cemal Süreya ile birlikte dört ana kurucusundan ikisi.
Sevin sevmeyin şiirsel söylemin dönüştürülmesinde, şiirin basit bir tekabüliyet ve ucuz bir benzetmecilik olmaktan kurtulmasında, şiirselliğin dramatik olana tutsaklığını kırmasında, kültürel anlam düzeyiyle şiirsel anlamın örtüştürülmesinde kimse onlar kadar emek vermedi. Hepsi bu kadarla sınırlı kalsaydı çok tatsız olurdu.
Hiç ilgisi yok. Bunları bütünüyle görmezden gelseniz, yok saysanız bile
Edip Cansever'le
Turgut Uyar'ın şiiri başlı başına bir dünyadır.
Kalın, geniş, fark edilmeyecek kadar yavaş bir biçimde dalgalanan, su değil erimiş maden gibi duran, derin, koyu bir göl gibidir ikisinin şiiri de. Bazıları kendini hemen ele verir, bazılarının anlamını çözmek için iyice kazmak, dalmak gerekir. Hele Turgut Uyar'ın uzun, upuzun cümlelerden müteşekkil mısraları. Yazı şiirler, şiir yazılar Edip Cansever'in şimdi kitaplarına girmemiş şiirleri yayınlandı:
Öncesi de Kalır . (Onun
Sonrası Kalır isimli kitabının adına atfen koyulan nefis bir adbuluş.) Niye o eski kitaplarına, şiirlerine ve nasıl uzak durduğunu
Selim İleri, Radikal Kitap'taki (10.4.09) kısa fakat çok özlü yazısında mükemmel biçimde onun tabiriyle söyleyeyim, "kaleme getirdi." Evet, Cansever, eski şiirlerini ve kitaplarını reddediyordu. (Buna mukabil
Attilâ İlhan neyi var, neyi yok yayınlamak isterdi.) İşte şimdi onlar bir arada. Fakat ben o eski şiirlerin peşinde değilim.
Cansever'in bir de
Şiiri Şiirle Ölçmek: Şiir Üzerine Yazılar Söyleşiler Soruşturmalar başlıklı kitabı yayınlandı. Ne olduğu adından belli. Kimsenin ilgisini çekmeyecekmiş gibi duran o metinlerde çok çarpıcı bir duyarlılığın, bir kültürel derinliğin, insanı derinden sarsan bir farklılığın izlerini bulmak... Sadece Cansever'in
Erdal Öz'e yazdığı mektuplar bile düpedüz hatta daha fazlasıyla şiir.
Ve Turgut Uyar'ın
Korkulu Ustalık isimli yapıtı yayınlandı. O da şiir ve şair üstüne düşünüyor. Ama o yazıların anlamı sadece şiir ve şairle sınırlıdır diyenler okuduklarını anlamayanlardır. Cansever'in düzyazıları için ne söyledimse aynını Uyar için de söylerim.
Nihayet Türkçe. Yazıdan bir parça nasibini almış olup da şairlerin diline özenmeyenler ancak binasip olanlardır. Bugün yok olan, eriyip giden, 30 kelimeye indirgenmiş Türkçenin karşısında şairlerin o mücevher dili, o dil ekonomisi.
Bırakın Obama'yı,
Türkiye'yi, politikayı, siz şiire ve şairlere dönün.
Asıl
Türkiye onlardır.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 13 Nisan 2009, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/13//kahraman.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.