İki takımın da benzer sorunlarını en aza indirmek için maç öncesinde kafa patlattıkları açıktı.
Aragones'in fazla tercih şansı yoktu zaten. Son dakikaya kadar Alex'i bekledi. Sonrasında aynı kadrosunu, aynı görevlerle sahaya sürdü.
Böyle maçların tarzı vardır. Adaleler, ağrılar veya mazeretlerin sahada işi olmaz.
Yürek&ciğer ilişkisi ile oyuncular mücadele ederler. Bunu sağlayabilen futbolcunun, yıldız özelliklerinden bir artı daha beklenir; daha zeki ve yaratıcı olması.
Fenerbahçe'nin her oyuncusu, iliklerine kadar vazgeçmemek üzere oynuyorlardı.
Kötü olan, hata yapan vardı. Ama koşmaktan vazgeçen hiç olmadı. Alex'sizlik, farklılıklarını da soyunma odasında bıraktı. Savaşmaya karar vermiş Fenerbahçe kadrosunun karşısında Galatasaray da farklı olmak zorundaydı . Ama her denemelerinde karşılarında yeni bir bilmece buldular.
GÜİZA DUBLÖR BİLE OLAMADI Üstlerindeki takımların kazandığı bir haftada dakikalar ilerledikçe birbirlerini derine çekmeye başladılar. 20. dakika bittiğinde Fenerbahçe orta sahası rakibin organize olmasına kısıtlama getirmişti zaten.
Galatasaray, Carlos&Uğur ikilisinin seri yanlışlarını Kewel ile değerlendiriyordu. Hatta Arda bile bu bölümü bir ara fırsat kabul edip, karşı kenara deplasman yaptı. Geçici süreli tadilattan sonra her şeyin normale döndüğü, Fenerbahçe takımının hücum cesareti için gedik aradığı anlar geldi. Bulamadılar.
Semih, Alex'in rolünde, yeni "tiratlar" arıyordu ama Güiza, Semih'in dublorü bile olamıyordu. Ne ikili bir aksiyon için partnerine yaklaşmayı denedi, ne de ayağında bir top tutup, ver-kaç yaparak pozisyon aramayı.
DEDE ÇALAR, BİRİLERİ OYNAR Derb
İstanbul'un 100 yıllık geleneğinde;
"Fenerbahçe favori olduğunda kazanır, Galatasaray favori olduğunda yine Fenerbahçe kazanır" kuralı vardır. Böylesine iddiasız geldikleri bir maç olmamıştı.
Gerginlik yapmayı bile beceremediler. Zaten sezonu yüzlerine gözlerine bulaştırmışlardı, son dakikaya kadar doğru dürüst kalmayı bile başaramadılar, çirkinliklere sahne yarattılar. Şimdi kol kola verip, ligin en pahalı seyircileri oldular. Luis Aragones
"Mayıs'ta görüşürüz" diyordu.
Artık kendi çalar, "birileri" de oynar...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 13 Nisan 2009, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/13//bilgic.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.