Ergenekon davasının iddianamesini
mahkemenin kabul etmesi elbette Türk siyasal tarihinde önemli bir dönemece işaret ediyor.
Böylelikle 1960 sonrasını işaret eden yakın dönem tarihimizde başlı başına bir sayfa açılıyor. İddianame hüküm değildir. İddianamede öne sürülen bazı iddialar yargılama sonucunda müspet veya menfi hükme bağlanacaktır fakat bu aşamayı önemsememek olanaksızdır. İki nedenden ötürü...
Birincisi bu yargılamayla birlikte
darbe teşebbüsü sivil yargıya intikal ettiriliyor. İkincisi yakın dönemde Türk siyasetinin en önemli sorunlarından biri olan
faili meçhul cinayetlerle onları hazırlayan süreçler gene yargının önüne getiriliyor.
Türkiye demokratikleşecekse sadece AB mevzuatını uyguladığı için değil, bu tür yargılamaları yapabildiği için demokratikleşecektir.
Tüm bunlarla birlikte ben bu yazıda konuyu daha fazla deşmeden çok özel bir sorunun üstünde durmak istiyorum.
Belli çevrelerin iddialarında ve yaptığı yorumlarda
Ergenekon iddianamesine muhatap olan kesimlerin solcu olduğu, darbe girişiminde bulunanların Kemalist olduğu öne sürülüyor. Bu görüş gene bizim 1960 sonrası sol anlayışımızla ve bazı çevrelerin bilinçli olarak ürettiği sol Kemalizm anlayışıyla iç içe geçmiştir ve mutlaka revize edilmesi, mutlaka onarılması gerekmektedir. Belki uzun ve kapsamlı bir konudur ama burada değinmek istiyorum.
Sol ve darbe Hemen baştan belirteyim ki,
solun askeri darbeciliğe açık ve yatkın olması sadece solun özel bir kanadı ve anlayışı için geçerlidir. Bu teori
Güney Amerika'da 1959 sonrasında üretilmiştir. Orada ordu denirken kastedilen gerilla faaliyetidir. İlham veren hareket de
Küba devrimidir. Askeri yönetimle sol bir iktidar kurmak belki
Lenin'in tezlerinde de mevcuttur ama
Türkiye'de bu düşünceye ulaşılması 1961'de yayınlanan
Yön dergisi aracılığıyladır. 1971'e kadar hiç kesintisiz biçimde devam etmiştir ve bu düşüncenin başını
Doğan Avcıoğlu ile
İlhan Selçuk çekmiştir. Doğan Avcıoğlu gitgide radikalleştiği ve açıkça cuntacı faaliyetler içine girdiğinden, kendisini
Cemal Madanoğlu cuntasıyla bütünleştirdiğinden, bazı arkadaşlarını da Yön dergisi ve desteğini de yitirmiştir. Radikalizmini daha sonra yayınladığı
Devrim dergisinde sürdürmüştür. Olaylar 12 Mart 1971'de ordunun bu kesimi tasfiye etmesiyle kapanmıştır.
Bu ikili Türkiye'de halkın kendi başına bir şey yapamayacağını, ancak ordunun onlara destek vermesiyle bir sol iktidar kurulacağını öne sürmüştür. Kemalizm bu çevrenin temel ideolojisi ve meşrulaştırıcı kavramıdır. Fakat önlerinde duran model Ortadoğu'daki asker kökenli kişilerin kurduğu solbürokratik iktidar, yani
Baas rejimidir. Olmaz böyle sol model Bu teori bir sol yönelim olarak tepeden tırnağa yanlıştır. Daha o günlerde
TİP (Türkiye İşçi Partisi) ve onun Marksistsosyalist lideri
Mehmet Ali Aybar tarafından şiddetle
"bey-paşa takımı" denerek eleştirilmiştir. Bu eğilimden
sol Kemalizm diye bir tez doğmuştur ama o da kabul edilemez bir yaklaşımdır.
Sol, sağ bir iktidarın eleştirilmesini gerektirir, hatta zorunlu kılar. Ama bunun askeri bir yönetim ve yöntem aracılığıyla ortadan kaldırılmasına kapalıdır. Sol, çizgisini meşruiyetten ve özgürlükçülükten geçirmeye zorunludur. Burada Kemalizme atıf da sorunu aşmaya yetmez. Bu Kemalizmin (gerçekleştirmiştir veya gerçekleştirmemiştir) kendi içinde de reddettiği bir modeldir.
Aradan bunca yıl geçtikten sonra şimdi bir kez daha istenmeyen bir iktidarın sol ve Kemalist kavramlarını kullanarak darbe girişiminde bulunulması kabul edilebilir mi? Bu modelin sol olduğu düşünülebilir mi?
Şunca yıllık solcu olmasak da inanmazdık bu teze.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 27 Mart 2009, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/27//haber,D308BAA877BF44EDA6A6DAECEEB4C5D1.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.