CHP'nin başında keşke Sinan olsaydı
Enerji Bakanı Güler: ODTÜ'de solun lideri Sinan Cemgil'di. Karşı görüşteydik ama saygımız büyüktü. Keşke yaşasaydı, CHP'nin başında Baykal olacağına o olsaydı..
Siyasetçilerle politikanın katresini konuşmadan muhabbet etmenin keyfi kallavi. 3-5 dakika içinde üzerlerine limonküfü gibi yapışmış lacivertlik yok oluyor. Ardından gözlerine çömmüş paslanmaz çelik pırıltısı kaçıyor, yerine ıpıscak bakışlar yerleşiyor. İşte tam karşımda memleketin koskaca Enerji Bakanı Hilmi Güler. Sohbet ilerledikçe bakıyor ki ne boru hattı, ne yerel seçim, ne kabine revizyonu, ne Obama ziyareti, ne Ermenistan Kapısı sormuyorum. Gergin mimikleri puf böreği kıvamına erişip, rahat, huzur dolu biri olup çıkıyor. Onun bu halini görünce doğup büyüdüğü Ordu geliyor aklıma. Yaramaz çocuklara "feşel" derler Ordu vilayetinde. Onlar kırar, döker, saçar, dağıtır, kızdırır ama gizliden gizli sevinir ana babaları. Feşel çocuğun istikbali parlaktır çünkü. Asıl, hımbıl olandan, koduğun yerde ıhan, kımıldamayan evlattan korkulur.
SORDUM SÖYLEDİ
- Sizi Ordu'da yaşlı bir köy kadınına sordum. Çocukluğunuzu bilirmiş. "Feşel uşaktı ama icatçı mucit oldu sonradan" dedi.
- (Gülüyor) Feşellik tarafı tamam. Yaramaz, afacan çocuktum gerçekten de. Mucitliğimizi abartmış o teyzemiz.
- Hiç mi patentli buluşunuz yok?
- Yok. Niyet ettik ama olmadı. El kadardım, evin duvarları kaşık sapıyla oyar yuva yapardım önce. İspirtoyu diş macunuyla karıştırıp çeşitli tozlar, kimyevi maddeler katar mucize buluşlar yapmayı düşünürdüm ama beceremedik işte.
- Karpit patlatıp, dinamitle balık da avlamışsınızdır?
- Karpitle çok oynadım. Dinamite elleşmedim hiç.
- ODTÜ'de öğrenciyken uçak yapmaya kalkıp araba yapmışsınız ama.
- O matrak bir hikâyedir. Bizim arkadaş grubu enteresan bir gruptu. Adnan Kahveci, Işın Çelebi, Ahmet Karaevli'yle çok yakındık. Eski bir Citroen Döşövo arabanın şasisi vardı elimizde
- Çöl faresi denen model mi?
- Evet, öyle denirdi. Sadece şasi ve üzerinde bir direksiyonu vardı. Ona derme çatma bir motor yaptık, monte ettik. Kabloları birbirine değdirip, düz kontakla çalıştırırdık. Akşamları da başkası kurcalamasın diye direksiyonu çıkarır odamıza saklardık. Rektörümüz de merhum Erdal İnönü'ydü. Makam odasının penceresinden bizi izlermiş hep. Bir gün geldi, "Ben de bineceğim bu arabaya" dedi.
- Bindirdiniz mi?
- "Hocam oturacak yer yok ki. Sadece şoför koltuğu var" dedik. Israr etti. Sonra arkadaşlardan biri direksiyona oturdu, biz kenarlara, demirlere iliştik, Erdal Bey de sürücünün hemen arkasında omuzlarına tutundu, hareket ettik. Kampusun içinde turlarken herkes şaşkın bakıyordu. Şakacı bir öğrenci Erdal Bey'e bağırdı: 'Selam sana yüce Sezar'. Gerçekten de savaş arabasına binmiş Roma İmparatoru gibi kasılarak gidiyordu Erdal Hoca.
- O yıllarda ODTÜ'de araba yakılıyordu, siz araba yaptınız demek.
- O olayda, yani ABD Büyükelçisi Commer'in arabası yakıldığında oradaydım
- Körükle mi gittiniz siz de?
- (gülerek) Yok, uzaktan izledim.
- Deniz Gezmiş orada saklanıyordu, tanıştınız mı?
- Tanıştım ama esas Nurhak Dağları'nda vurulan Sinan Cemgil ve Deniz Gezmiş'le birlikte idam edilen Hüseyin İnan'la iyi görüşürdük.
- Siz de bu yola soldan mı saptınız yoksa?
- (gülüyor) Yok biz Hür Genç üyesiydik. Sol dışındaki siyasetlerin toplandığı kuruluştan yani. Pek bilinmez ama Murat Karayalçın liderlerindendi HÜR GENÇ'in. İlhan Kesici de Ülkü Ocakları'nın ilk başkanıydı mesela.
- O gençler vurulup, asılıp öldüğünde ne hissettiniz?
- O zamanki gençler hangi görüşten olursa olsun vatanseverdiler. Okuyor, yazıyor, söylüyor, harekete geçiyorlardı. Ülkenin ve dünyanın derdiyle dertleniyorlardı. Sinan Cemgil'e büyük saygımız vardı mesela. Keşke yaşasaydı. CHP'nin başında Deniz Baykal olacağına Sinan Cemgil olsaydı keşke.
- Siyaset afakan bastırıyor mu bir zaman sonra?
- Küçükken okuduğumuz çizgi roman kahramanlarından galiba Tommiks'te 'Binbir Surat' vardı hani. Siyaset biraz da öyle biri olmayı gerektiriyor. Zorunlu olarak her yerde ayrı her ortamda farklı bir yüz.
- Amma çok okurduk o kitapları. Teksas, Tommiks, Kinowa...
- Teks Willer de vardı, Tom Braks, Kaptan Swing, Konyakçı, Doktor Salloso, Çiko. Sinemaların önünde o kitapları sergiler üstüne metal 25 kuruş attırırlardı. Para kitabın üstünde kalırsa senin olur, kayarsa yanardın.
BİR ÇIRPIDA SÖYLEDİKLERİ
Aradan sorularımı çekeyim de yer açılsın. Bakın o yazmadığım sorulara bir çırpıda ne yanıtlar geldi bakan Güler'den " 33 yaşında evlendim. Görücü usulü gibi bir şeydi. Eşim Mehtap Hanımın babası dönemin CHP Muğla Milletvekili Hasan Fehmi İlter'di. Kayınvalidem Sevilay İlter çok iyi bir ressamdı. Hem hanıma hem de kızlarıma da geçmiş o yetenek. Büyük kızım eski Orman Bakanımız Osman Pepe'nin oğluyla izdivaç yaptı. Küçük olan Zişan 11 yaşında. Birkaç gündür hasta yatıyordu ama sizi duyunca ayaklandı. Birazdan gelecek, sizinle tanışacak. Onu görünce tüm yorgunluğum, stresim gidiyor benim de. Hepsi Grubu'nun kızlarına bayılıyor. Sayesinde ben de onları dinliyorum. Favorim yenilerden Candan Erçetin. Babam keman çalardı. Türk Sanat Musikisi geceleri yapılırdı evimizde. Müzeyyen Senar'ı, Hamiyet Yüceses'i çok sever, hala dinlerim. Hayatımda en beğendiğim artist Lee Van Cliff oldu. Yenilerden de Meryl Streep'i severim. Gençlerden en çok Cem Yılmaz'ı beğeniyorum. 2'lik ödülü yok, Cem'den sonra gelene mansiyon veririm ancak. Galatasaraylıyım. Elbette Orduspor ve Trabzonspor da tuttuğum takımlar. Ordu Şehir Stadı'nı yakında ışıklandıracağız. Ordulu Mustafa büyük bir baş pehlivandı. Şimdilerde de 2 şampiyon güreşçimiz var. Otları ve taşları iyi bilirim. Doktorlar gücenmese hangi ot neye derman neye şifa açıklarım ama ayıp olur. Eğilip yerden koparttığı bir otun yarısını bana verip geri kalanı çiğniyor. (Mecburen ben de:) Fındık kabuğu harika bir yakacaktır. Nenem çorba yapardı onun ateşinde. Ben de patates gömerdim harika olurdu. Kıskanç ve asabiydim gençken. Kıskançlığım hâlâ devam da artık kavga yok. Başımda eski mahalle vukuatlarımızın izleri var. Denize akan nehir sularını geri döndürme projem var. Karadeniz'de petrol arama kuyuları açacağız. Yakında Kırklareli'nde kuruluyor ilk kuyu. Tuz Gölü başta diğer göllere salların üzerinde güneş enerji panelleri kuracağız. Hem buharlaşma azalacak hem enerji üreteceğiz."
Yayın tarihi: 12 Nisan 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/12//haber,592F7B3B4070495B94FBE0BDC9553E62.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.