kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
31 Mart 2009, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
EMRE AKÖZ

Cüzdan politikası nerede kaybetti?

Geçen cuma ' Yarın cüzdanınızın sesini dinleyeceksiniz' başlıklı yazıyı gazeteye göndermiştim. Cumartesi yayınlanacaktı. Seçim yasaklarına takıldığı için pas geçtik. O yazıdaki bir bölüm şöyleydi:
"Eğer AKP'nin oyu düşerse, bunda hiçbir ilginç yan bulunmayacak. Çünkü ' kuramsal' açıdan böyle bir düşüşün olması gerekiyor.
Ekonomideki durağanlaşma, dolardaki zıplayış, artan işsizlik, destekçilerinin bir kısmını AKP'den uzaklaştırmış olsa gerek.
Nasıl ekonomideki iyileşme, 22 Temmuz 2007 seçimlerinde oyların AKP'ye akmasına yol açtıysa, ekonomideki sıkıntı da bu oyların bir kısmının geri çekilmesine yol açacaktır.
' Teori' öyle diyor.
Ben de böyle düşünüyorum.
İşte bu yüzden asıl ilginç nokta, AKP'nin oylarını koruması olacak."

Neticede adam köpeği ısırmadı! Mucize gerçekleşmedi. AKP'nin oyu düştü. Bu ' normal' olandı. Yukarıda yazdığım gibi gerçekçi beklenti buydu.
Öte yandan, cüzdana yani hizmete (ulaşım, su, elektrik, hastane, konut, park, bakımevi, vb.) yönelik icraatın kısa geldiği yerler de var:
1) Cüzdan politikası, Güneydoğu'daki ' kimlik politikası' karşısında kaybetti.
Başbakan Erdoğan, Diyarbakır mitinginde 100 lira taksitle sahip olunacak evlerden söz etmiş, bölgeye yaptıkları hastane, okur, yol yatırımlarını anlatmıştı.
Ancak 'tuhaf' bir durum vardı:
Konuşmasında cüzdana yönelik söyledikleri, kimliğe yönelik söyledikleri kadar alkış almıştı, yağmura rağmen meydanı doldurmuş olan Kürtlerden.
Dönüşte Erdoğan'a bu durumu sormuştum. Uzun uzun cüzdan politikasından söz etti. ' Soruma cevap vermediniz' dememe rağmen kaçındı. Ancak diğer sorulardan sonra kimliğe gelebildi.
Önümüzdeki dönem Hükümeti ve AKP'yi zorlayacak konulardan biri de bu kimlik meselesi olacak. Hele PKK'nin dağdan indirilmesi sürecinde sık sık karşısına çıkacak.
2) Mevcut cüzdan politikasının yetmediği yerlerden biri de Antalya galiba. Pazar gecesi yaptığı konuşmadan edindiğim izlenime göre Başbakan en çok Antalya'yı kaybettiklerine üzülmüş.
' 28 kere bu kente gittim, yapmadığımız yatırım kalmadı' cümlesinde sanki ' nankörler' tınısı da gizliydi.
Ancak ayakları yere basan bir siyasetçi, seçmeni asla suçlamaz.
' Acaba nerede hata yaptık' diye sorar: "Ne oldu da onca yatırıma rağmen Antalyalılar, AKP'den uzaklaştı?"
Aslında aynı soru İstanbul için de geçerli. Dünyaya açıklığı nedeniyle bu kentin küresel krizden çok etkilendiği ortada, ama yine de sormak gerek:
Nasıl oldu da, Kadir Topbaş dönemindeki onca yatırıma rağmen, birçok İstanbullu, ' Biz yolsuzluk yapmayacağız'dan başka dişe dokunur bir vaadi olmayan Kemal Kılıçdaroğlu'nun arkasına takıldı?
22 Temmuz seçimlerinin ardından, ' Bu halk mantıksız' diyenler olmuştu. Şimdi ise ' halkın şaşmaz sağduyusundan' söz ediyorlar.
Halbuki seçmenler, ne aptaldır, ne de zeki. Seçmen, toplumda yaşayan bir insan olarak, şartlarına bakarak karar verir.
' Seçmenin sağduyusu' denilen şey, kişinin yaşadığı maddi ilişkiler ağını kendi çıkarına uygun olarak değerlendirerek oy atmasından başka bir şey değildir.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın