kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
30 Mart 2009, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

Yüzde 40'ın üzeri ile yüzde 50'nin altı arasındaki fark...

Anadoluhisarı'ndaki okulda oy vermek için kuyrukta bekliyoruz...
Hayatında ilk kez oy kullanan genç bir kız sandıkların bulunduğu odadan çıkarak, yanımızdan geçiyor.
Kendisini bekleyen annesine "Heyecandan az kalsın kalbim duracaktı" diyor.
Kuyrukta bekleyen ve kim bilir kaçıncı kez oy kullanan biz yaşlılardaki duygunun adı asla "Heyecan" değil...
Olsa olsa "Merak" olabilir bu duygunun adı.
Demokrasiye dönük duygularımızda heyecanın yerini artık "Akılcılık", "İtidal", "Uzlaşmacılık" gibi olgular aldı.
Seçim kazanmanın veya kaybetmenin bir ölüm-kalım meselesi gibi algılanmaması gerektiğini, sayısız deneyimi yaşayarak öğrendik.
Daha doğrusu öğrenmiş olmamız gerekiyor.
Seçimin sonucunu beklerken bize hâkim olan merak duygusunu yansıtan sorular belli.
- Acaba AK Parti'nin oy oranının düşmesinde ekonomik krizin payı ne olacak?
- Seçim öncesinde tanık olduğumuz gergin ortam yumuşayacak mı?
- Başbakan Erdoğan 22 Temmuz genel seçiminin sonucu açıklandığında yaptığı gibi yine "Biz parti ayrımı yapmaksızın tüm Türkiye'nin hizmetinde bir iktidarız" çizgisinde topluma seslenecek mi?

Güven oylaması mı?
Böyle sorular içinde şekillenen meraklarımız var.
Aslında ilk sorunun cevabı sadece profesyonel siyasetçileri doğrudan ilgilendiriyor.
Neticede bu bir genel yerel seçim.
Ama bu seçimin sonuçlarına iktidar da muhalefet de "AK Parti'nin güven oylaması" olarak bakmakta. Özellikle Başbakan Erdoğan'ın sürdürdüğü yoğun kampanya bu yerel seçimi genel seçim ortamına sokuverdi.
Oysa seçim sonuçları biz seçmenlerin yaşamında bir değişiklik yapmayacak.
İktidarın ve izlenen temel politikaların değişmesi söz konusu değil.
Doğal olarak birkaç gün, oy oranlarının farklı farklı yorumlanışına tanık olacağız.
Özellikle muhalefet partileri kendi oy oranlarını değerlendirmek yerine AK Parti'nin il genel meclisi oylarının yüzde 40'tan fazlasını almasını değil, yüzde 50'den az almasını işleyecekler.
"İktidar yıpranması" ve "Ekonomik krizin yansımaları" doğal olarak gündeme defalarca getirilecek.

4'üncü büyük parti
Bu durumların değişik dönemlerde değişik partiler arasında aynen tekrarlanmasını defalarca yaşadık.
Artık bilmemiz gereken ek bir gerçek var.
Türkiye'nin 4'üncü büyük partisi DTP...
Türkiye'de demokratik siyasetin geleceğine dönük hesapların "Kürt realitesi" dikkate alınmadan yapılması artık mümkün değil.
Bu genel yerel seçim sonuçları bunu iyice kanıtlıyor.
Evet... Bir seçim daha yaptık hepimiz.
Önemli olan bu seçimde yine demokrasinin kazanmış olmasıdır.
Halk iradesinin yönetimleri belirlemesine öylesine alıştık ki, bunun dışındaki bir düzeni artık düşünemiyoruz.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın