kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
29 Mart 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Celal Talabani ve Abdullah Gül karşılıklı işbirliği için el sıkıştı.

Af, anayasa değişikliği ve liderlerinin serbest bırakılması

27.03.2009
- Görüşmelerin ardından Talabani 'PKK'ya ya silah bırak ya Irak topraklarını terk et diyeceğiz,' dedi. Bu samimi bir cümle mi?
- Şimdi tabii bu iki ülke arasındaki yakınlaşmada en büyük engel PKK unsuru. Dolayısıyla bu yakınlaşmaya anlam kazandırmak için PKK adındaki pürüzün ortadan kalkması gerekiyor. Bu da PKK'nın silahsızlanması ile mümkün. Bütün uluslararası hayatın geldiği nokta şu: Türkiye Kürt meselesini tanımasa, Kürtler'i inkâr etse, amenna. Ama madem ki Türkiye Kürt meselesi konusunda adım atıyor, o zaman silahlı mücadele ne için? Eğer PKK 'Bunlar beni ilgilendirmiyor, ben Türkiye'nin bir bölgesini koparıp bağımsız Kürdistan devleti kuracağım' diyorsa o başka. Ama böyle bir talebi de yok. O zaman 'silahı bırak' diyorlar. Ama PKK'nın silahsızlanmaya ikna olacağı birtakım adımların da atılması lazım.

- Af mı istiyorlar?
- Bir tanesi af tabii. Bunun da ötesinde, 'PKK ne istiyor' konusunda Kürtler'den dinlediğim ortak bir tespit var, hafif ironiyle söylüyorlar ama bence doğru. İki şey istiyor PKK: Bir, anayasada Kürt kimliğini koruyucu anlamda bir ifade değişikliği. İkincisi Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılması.

- Bu mümkün mü?
- Birincisinin olması gerekli zaten. Bir darbe anayasası bu, her türlü belanın anası. İkinci isteği ise şöyle yorumlayabilirim: Görünebilir bir gelecekte Türkiye'nin iç dengeleri, hukuk sistemi izin vermese de beş-on yıl içinde imkânsız bir şey değil!

- Peki en azından ilk madde için adım atılırsa çözüm olur mu?
- Önümüzdeki dönemin meselesi bunlar zaten... 29 Mart seçimlerinin ortaya koyduğu tablo önemli. 22 Temmuz genel seçimlerine yakın bir oy oranı, büyük bir yetki teyidi demektir, hükümetin işini kolaylaştırır; bugüne kadar atılmayan bazı adımların atılması gündeme gelebilir.

- Kürtçe TV kanalı, Kürt sanatçı Şivan Perwer'e 'dön' daveti, Kuzey Irak ziyareti... Bütün bu ılımlı çabalar AKP'nin alacağı oyu etkiler mi Güneydoğu'da?
- Lehine olduğu kesin.

- DTP'nin simge kent Diyarbakır'ı kaybetmesi ne anlama gelir?
- Valla, merkezdekilere bakarsanız çok iyi olacak. Ama bence iyi olmaz!

- Neden?
- Türkiye'de eğer PKK yasal bir parti olsa, kimden oy alacak idiyse, DTP oradan oy alıyor. Ve DTP'yle PKK arasında kim ne derse desin organik bir bağ var. Karısı yasa koyucu, kocası dağda, yasa dışı! Dolayısıyla bu organik bağı, Türkiye'de iç barış için ve PKK'nın silahsızlandırılması sürecinde değerlendirmek lazım diyorum.