Yıllardır beklediğim şey oldu. Avrupa Parlamentosu, kadınların bekâr ve evli olmasına göre değişen 'Miss' ve 'Mrs.', 'Madam' ve 'Mademoiselle', 'Frau' ve 'Fraulein', 'Senora' ve 'Senorita' gibi ön hitapları yasakladı! Böylece
Avrupa Birliği sınırlarında bulunduğum turistik ziyaretler esnasında, taksici, satış elemanı vesaireyle iletişimim sırasında, kendilerinin nezaketi ve 40'ın altında olmam sebebiyle Mrs. ve Madam'a henüz geçmemiştim ki, konu, resmen 'kabalık' ilan edildi!
Bununla birlikte mesela polis memuru anlamına gelen policeman'daki 'man'den kıllanan parlamento, kadın polislere niye 'polisadam' diyoruz gerekçesiyle, bu tarz cinsiyet belirten meslek isimlerinin de kullanılmamasını öngördü.
Avrupa Parlamentosu'nun muhafazakâr üyeleri ayaklanmış durumda! "Kime ne diyeceğimize bu kitapçık mı karar verecek?" diye yakınıyorlar ve
Avrupa Birliği'nin daha önce açıkladığı "Lastik çizmelerin içinde 12 dilde kullanım kılavuzu olmalı," gibi kuralları hatırlatıp dalga geçiyorlar!
Lastik çizmeleri bilmem, bizde henüz markalı gıdaların üstünde, içerik maddeleri ve kalori değerleri bile yazmıyor çoğu zaman... Ayrıca bu gidişle
Avrupa Birliği'ne gireceğimiz günü görecek miyim bilmiyorum ama, şaşırtıcı biçimde,
Avrupa Birliği'nin bizim için sorun teşkil etmeyen ilk kararıyla karşı karşıyayız!
Malum dilin yapısı gereği meslek isimleri çoğunlukla cinsiyetsizdir bizde. İstisnalar vardır tabii: 'Hemşire', 'işadamı' filan gibi. Ama polis, garson, sporcu, siyasetçi gibi
Avrupa Birliği'nde yapanın erkek veya kadın olduğunu belirten kelimeler nadirdir. Bizde kadınlara hitap ederken kullanılan kelimeler o kadınla ilgili özelliklerden çok, hitap edenle ilgili ipuçları verir!
Mesela 'hemşire', meslek isminden ziyade 50 yaş üstü hanımların, sevdikleri, sempati duydukları kadınlara ve yakın arkadaşlarına 'kızkardeşim' anlamında kullandıkları bir hitap kelimesidir ve tedavülden kalkmak üzeredir.
'Hanımefendi', içeriğinde en çok nezaket ve saygı barındıran, kültür düzeyi en yüksek hitap tarzıdır. Orhan Boran, sözgelimi, seyirciyi selamlarken 'Hanımefendiler ve beyefendiler' diye başlar. Başında, 'Ayşe Hanımefendi' gibi sözkonusu hanımefendinin ismi de bulunursa, saygı ikiyle çarpılmış olur! 'Hanımefendi', söyleyenin mesafesini, saygısını, aile terbiyesi görmüşlüğünü gösterir.
'Hanfendi', 'Hanımefendi'nin yandan yemişidir! 'Hanımefendi' diyen üniversite mezunuysa misal, 'Hanfendi'ci liseden terktir!
Bu anlamda seslenmede 'Bayan'ı kullanan şahsın ortaokuldan mezun olmadığını söyleyebiliriz. Ben 'Bayanlar baylar' kalıbındaki kullanım hariç, bana 'Şşşş bayan' diye hitap edenin her an nezaket kalıpları dışına çıkmasını bekler ve tırsarım! 'Sayın Bayan' ise zamanında kim icat etmişse etmiş, hiçbir zaman popüler olmamıştır ve bana hep 'Acaba neyin tercümesi' duygusu verir.
'Hanım', bu anlamda farklı bir kategoridedir. Başında isim varsa, geniş kitlelerce kullanılır ve kullanıcıya ait bilgi içermez. Tek başına, genellikle daha geleneksel evliliklerin eşe hitap tarzıdır. Arka arkaya iki kere söylenmesi ise, iki yabancı arasında kavgaya giriş cümlesi olarak nitelendirilebilir!
Mrs. ve Miss gibi, söz konusu hanımefendinin medeni durumu hakkında bilgi veren hitapların bizde olmaması avantajdır. Bir 'Elif Hanım' 20 yaşında da olabilir 87 yaşında da, hiç evlenmemiş, 12 kere evlenip boşanmış, nişanlı veya evlenemeyecek kadar genç de. Ayrıca Mrs. ve Miss yerine geçebilecek 'hanım'la birlikte, evlenme-boşanmayla değişebilen soyadının değil ilk isimlerin söylenmesi de bir artı olarak algılanabilir.
Ancaak, akrabalık kelimeleri kullanılan ve bildiğim Avrupa ülkelerinde sık görülmeyen daha geleneksel hitap tarzlarına geçildiğinde, hitap edenle edilenin arasındaki doğum tarihi ilişkisi kabak gibi ortaya çıkar. Söz konusu Elif'in, biraz kırsal ve geleneksel bölgeye kayıldığında yaşına veya yüzündeki kırışıklığa göre Elif Abla, Elif Teyze, Elif Ana, Elif Nine olması işten değildir! Daha da korkuncu, hitap edenin "Kadın gözüyle bakmıyorum, bacımsın, kardeşimsin" vurgusunu ifade etmek amacı, ayrıca gelenek, saygı ve alışkanlıkla, hitap edilenin yaşa hiç bakılmadan 'Abla, teyze' konumuna sokulmasıdır. Bakınız: Bir hafta önce bana 'Gülse abla' diye hitap eden 50 yaşındaki muslukçu!
Avrupa Parlamentosu'nun gıcık kaptığı Miss-Mrs. ayırımı bizde yok. İyi ki yok, zaten olsaydı, daha oralara gelmeye bir 50 yılımız olurdu! Bu topraklarda kadının eğitim ve sağlık hizmeti alabilmesi, şiddet görmemesi ve yaptıkları işlerde erkeklerle aynı parayı kazanabilmesi konularını bir halletsek, ondan sonra ister Gülse Hanımefendi deyin, ister Sayın Bağyan, abla veya teyze...
Sadece muslukçular için 'Gülse nine' olmadan bunlar çözülsün istiyorum, derdim o!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 29 Mart 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/29/pz/birsel.html
Tüm hakları saklıdır.