- Türbanla ilgili bir yazı yazmıştınız ve adınız ciddi olarak 'türban karşıtı'na çıkmıştı. Nedir işin aslı? - Orada birileri yanılıyor. Benim insanların inançlarına, başlarını örtmelerine hiçbir diyeceğim yok. Fakat benim eleştirdiğim nokta, bunun kriter haline getirilmesi, bunun simge olarak kullanılması veya simge olarak kullandırılmasına göz yumulması. Sorun oydu.
- Yayın yönetmeni olarak türbanlı bir çalışan ister misiniz yazı işlerinde? - İşte sorun burada, ayrımcılık yapılıyor. Türkiye'de mahalle baskısı denilen olgu çift yönlü. Örtünenler için sorun şu: Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca üniversitelere başlarını açmadan giremiyorlar. Bir şekilde, yurt dışında yüksek öğrenimlerini yapıyorlar ama kamu hizmeti yapamıyorlar. Çünkü hizmet veren açısından kamusal alanda türban, başörtüsü gibi aksesuarlar yasak. Özel sektörde ise özellikle en büyük gruplar başı örtülü kızlarımızı istihdam etmeye pek hevesli görünmüyorlar. Bu da iyi yetişmiş yüz binlerce kızımızın eve kapanmasına yol açıyor. Yani mahalle baskısı aslında onlara yapılıyor. Ben çalışırım rahatlıkla... Yazı işlerinde bir türbanlının olmasına hiç de itirazım olmaz.