"Acılarınıza teşekkür edin" diyordu çocukken okuduğum yazı.. Çocuk aklım almamıştı, insanın acıya niye borçlu olabileceğini.. Çektiğim her acı, her sancı ile lafı bir kere daha anladım yıllar, yıllar boyu..
Bu son acıları çekmeseydim, sol kolumun tümüyle felç olmaya bir adım kaldığını öğrenemeyecektim.. Bu ameliyat şart olmasa, kalbimi kontrol için anjiyoya girmeyecek, kalbi besleyen ana damarın yüzde 95 tıkalı olduğunu öğrenmeyip, ölümüme beş kaldığını bilemeyecektim mesela..
Ama demek istediğim o değil bugün..
Yaşam boyu çektiğim o çok büyük fiziksel acılar hayat boyu unutmayacağım insanlar, hayat boyu sürecek dostluklar kazandırdı bana.. Acılarım olmasa, yaşadıklarından bile haberdar olmayacağım "Adam"lardır onlar..
1973 yılının tamamını hastanede geçirirken, her gece başımda bekleyen Dr.
Soydaner Güney nasıl bir dosttu benim için.. Erken kaybettik.. Böbrek ameliyatımı yapan Orhan Göğüş, kalın bağırsağımın hiç değilse yarısını kurtaran Dr.
Sabri Devecioğlu, yaşamdan umut kesmiş ölümü beklerken bana verdiği müthiş derslerle yeniden hayata döndüren klinik şefimiz Tabib Albay
Yusuf Yazıcı (Nur içinde yatsın o da..) unutulur mu?.
Ameliyat öncesi ve sonrası dünyanın en suratsız adamı olan beni her ziyaretinde kahkahalarla güldüren, bugün ünlü kahkahalarımı adeta yaratan, diyafram fıtığımı dikerek kalbimi kurtaran
Yüksel Bozer Hoca unutulur mu, peki?.
Ya tansiyon ve aritmiden gitmek üzere iken bir kez daha hayatımı kurtaran
Baba Ababay (Posta Genel Yayın Müdürü Rifat'ın babası)!..
..ve de bana genç kalmayı, geriye yaşlanma, anti agingi öğreten yaşam dostum
Hasan İnsel !..
Bu son hastalığım da üç harika isim yazdı Defterime, hayat boyu unutmayacağım, dostluklarıyla gurur duyacağım üç isim..
Fıtık ameliyatımı yapan Prof. Dr.
Azmi Hamzaoğlu .. Anjiyo yapıp, stentimi takan Prof. Dr.
Vedat Aytekin .. Ve Genel durumumun başından sonuna sorumlusu Dr.
Serhat Azizlerli .. Nasıl insanlardır bunlar anlatmam mümkün değil.. Tanımanız gerek..
Aslında Florence Nightingale hastanesinde karşıma kim çıktıysa teşekkür etmem gerek.. Onlar da unutulmaz arasında.. En başta Dr.
Osman Bayındır .. Anestezi ameliyatın yarısı, bazen fazlasıdır. Hastayı yeteri derinlikte uyutmak, sonra yeniden hayata döndürmek işin en önemli, en zor kısmıdır. İyi bilirim. Osman Hocam, ameliyat sonrası gece yarısına kadar başımdaydı, tansiyon ve aritmi sorunlarımın bir mesele yaratmayacağından emin olana dek..
Hastane Genel Koordinatörü ve Baş Hekimi Dr.
Mücahit Atmanoğlu .. Her fırsatta odama gelip moralimi yükselten Prof. Dr.
Mustafa Öz (Evet, Mehmet Öz'ün babası), Vedat Hocanın asistanı Dr.
Refik Erdim .. Beklenmedik iki sorunuma anında müdahale edip sıkıntılarımı bitiren Prof. Dr.
Mehmet Tınaz (Kulak, Burun, Boğaz) ve Dr.
Cengiz Dibekoğlu (Genel Cerrahi).. Ameliyat sonrası solunum sıkıntısı çekmemem için önlemleri önceden alan Göğüs uzmanı, dünya tatlısı Dr.
Tuba Falay .. Ve de o hemşireler.. En başta Azmi Hocanın "Hıncal'dan sorumlu hemşire" diye atadığı, o candan, o harika
Karin .. Hastanedeki o bitmez tükenmez, en uzun ameliyat sonrası yoğun bakım gecesi bir saniye başımdan ayrılmadan, tüm sıkıntılarımı paylaşan, kaprislerime tahammül eden gökten inmiş melek, Yasemin.. Hastanede ve çıktığım ilk haftada evimde nöbet tutan Fatma ve Hatice.. Az mı nazımı çekti.. Elif.. Fizyoterapist Buket..
..Ve de tabii dostlarım.. Saymakla bitmez çiçek gönderen, hastaneye gelen, dakka başı arayıp soran, bilgi alan yüzlerce dost.. E mail yollayan binlerce okur.. Sabah'ın bir sayısının tümü bana ayrılmalı ki isimlerini yazayım..
Ne var ki üçünün yeri ayrı.. Yazdığım için bana kızacaklar.. Kızsınlar..
Bir emrivakiyle beni Dr. Azmi Hamzaoğlu'na götürüp, resmen hayatımı kurtaran
Erol Kaynar !..
Hastalığım duyulur duyulmaz "Gebze'deki hastane tüm imkanlarıyla emrinde" haberini Sevgili Barbaros Talı ile bana yollayan
Tuncay Özilhan ..
Daha ilk gün telefon edip "Bu ameliyat dünyanın neresinde en iyi yapılıyorsa, onu öğren ve git. Gerisine karışma" diyen
Selahattin Beyazıt !..
Ve.. ve Amerikalıların "The last, but not the least/Sonda ama asla sıranın sonunda değil" dedikleri canım ailem..
Her sıkıntılı anımda iki elleri kanda olsa, bırakıp koşan, kendi yaşamlarını unutup her saniyelerini bana entegre eden kardeşlerim
Öcal, Serpil, Kemal .. Eşleri ve çocukları..
Böyle bir ailesi olan Hıncal'ın sırtı yere gelir mi?. Ve de böyle dostları.. Teşekkürler, yaşamı değerli kılan, teşekkürler bana "Her şeye değdi be" dedirten bu müthiş insanlar..
Ne mutlu bana!..
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Bugünkü Tüm Yazıları
Acıların hayatıma eklediği "Adam"lar!..
Yayın tarihi: 22 Şubat 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/22//uluc.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.