İsrail'de yeni Meclis daha sağcı, daha sertlik yanlısı olacak. Seçimin kazananı Livni ve Lieberman oldu... Kaybedense tüm analizlere göre Gazze halkı ve barış ümitleri... İşçi Partisi ve Netanyahu ise diğer kaybedenler.....
Hayli iç karartıcı bir tabloyla sonuçlanan İsrail seçimlerinin ardından Ortadoğu'da kısa vadede barışa yönelik fazla bir hareket beklememek gerekir. Başbakanlığa kim gelirse gelsin kurulacak koalisyon hükümetinin kırılgan yapısı zaten yeni açılımlar yapılmasını imkânsız kılacaktır. Bu hükümete destek vermesi beklenen İsrail Meclisi Knesset'in kompozisyonu geçmişe göre daha sağcı, daha dışlayıcı, daha sertlik yanlısıdır. Seçimlerden güç kazanarak çıkan ırkçı sağcı Avigdor Lieberman'ın partisinin içinde yer alacağı bir kabinenin neleri yapmayacağı zaten şimdiden bellidir. Her ne kadar İsrail siyaseti genel olarak sağa kaydıysa da tecrübesiz ve albenisiz Tzipi Livni'nin Filistin konusuna daha sert yaklaşan Bibi Netanyahu'nun kıl payı önünde çıkması bir sağduyu işareti, sayılabilir. İsrail devletinin kurucusu İşçi Partisi artık bitmiş tükenmiş, bu haliyle geleceği kalmamış bir partidir. Meclis'e giren Arap partilerinin temsilcileri geçmişe göre daha radikal bir söyleme sahiptir. Barışın yegane tavizsiz savunucusu Meretz Partisi ancak yüzde 2.5 oy almıştır.
BARIŞ İÇİN ENERJİ YOK
Böyle bir tablo karşısında, kurulacak hükümetin baş önceliği ayakta kalmaktan ibaret olacaktır. Seçim kampanyası sırasında söylenenlere ve daha da önemlisi söylenmeyenlere bakıldığında zaten İsrail siyasi sisteminin barışa yönelik pek bir enerjisi kaldığını söylemek de mümkün değil. Seçimler sırasında ne Arap barış planına atıfta bulunuldu ne de İsrail'in barıştan ne anlayacağı konusunda büyük partiler net bir mesaj verdi. 25 yıla yakın süre Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nda Filistin-İsrail çatışması ve bunun çözülmesiyle uğraşan Aaron David Miller'in dediği gibi, bu seçimin sonucu "önümüzdeki bir yıl için kapıya 'mevsim dolayısıyla kapalıyız' ilanı asmaya benziyor."
SERTLİK YANLISI EĞİLİM
İsrail toplumu ikinci İntifada'nın ardından Filistinlilerin İsrail'i kabullenmeye niyeti olmadığı sonucunu çıkardığından barış yanlılarının gücü ve sayısı son sekiz yılda ciddi şekilde eridi. Ancak kaderin cilvesi o ki, bugün varılan noktada iki devletli bir çözüm temelinde barış yapmaktan daha akılcı ve sürdürülebilir bir seçenek yok. Bu gerçeklikle yüzleşmekten ne kadar uzun süre kaçınılırsa iki milletin yaşadığı tek devletli çözüm gündemde daha fazla yer alacaktır. Ancak hali hazırda bunu İsrail toplumuna anlatacak bir siyasetçi olmadığı gibi, toplum da güvenliği sertlik yanlısı partilerde bulacağına inanıyor.
SİYASİ CESARET YETERSİZ
Filistin tarafında da siyasetin ağırlığı sayısal olarak değilse bile siyasal olarak Hamas'ın daha sert ve uzlaşmaya daha mesafeli konumuna kayıyor. Bu durumda bölünmüş, hükümet kuramayan, siyaset üretemeyen Filistin tarafının karşısında, kırılgan, siyasi yaratıcılığa ve yerleşimcileri durduracak siyasi cesarete sahip olmayan bir İsrail tarafı var. Böylesi bir siyasi tablodan barış, hatta uzlaşma çıkması ihtimali çok zayıf. Her iki tarafta da siyasetin yeniden kurgulanması, derin bölünmüşlüklerin giderilmesi gerekiyor. Bu gerçekleşmeden taraflar birlikte ilerleme sağlayamayacaktır.
ABD'DEN MEDET
Taraflar bir yere varamayacaklarsa onları sürükleyecek bir dış güçten yani ABD'den medet umulacaktır.Ekonomik krizle cebelleşen Obama yönetiminin bu yıl içinde Filistin-İsrail meselesine büyük bir enerjiyle sarılması ihtimali ise zayıftır.
Yayın tarihi: 12 Şubat 2009, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/12//haber,9A390433DB794169BDC08CB8C785F038.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.