Türkiye ekonomisinin kaderi, IMF ile yapılacak Standby'a endekslenmişken giderek farklı senaryolar da konuşulmaya başlandı. Bu kapsamda,
"IMF'siz yola devam edilebilir mi?" sorusu yeni yeni gündeme gelmiş gibi gözükse de aslında
ekonomi yönetiminde bir süredir zihni egzersiz yok değildi. Hatta zirvedeki karar alıcı siyasiler bile daha 20-25 gün önce,
"IMF, ekonomideki sorunların ancak bir kısmının çözümüne yardımcı olabilir. Ama biz temel sıkıntılarla baş başa kalırız" diyorlar ve ardından,
"Öyle bir noktaya geldik ki artık şu ya da bu şekilde IMF ile anlaşmaya mecburuz" görüşünü dile getiriyorlardı. Eğer piyasalar, hükümetin güçlü mali önlemler alıp uygulayacağına, yerli yapım bir programa küresel sermayeden destek bulacağına ikna olsa, kuşkunuz olmasın IMF, bu denklemin dışında tutulacak.
Bir süredir bu köşede,
"IMF ile uzlaşma zemini neden bulunamıyor?" sorusuna yanıt arıyoruz. Pek çok gerekçenin arasında, iktidarın gerçekten kabul etmesi zor istekler de söz konusu.
"Ekonominin küçülmesini içine sindirmek, memura yapılacak ikinci yarı yıl zammını rafa kaldırmak, yatırımları neredeyse durdurmak, mahalli idarelere aktarılan kaynakları kesmek" seçim ortamında neredeyse imkânsız. Fakat liste bundan ibaret değil.
IMF'nin öylesine iki talebi daha var ki piyasadaki çarkları durdurması an meselesi. Her şeyden önce IMF, daralan ekonomide vergi artışı yoluyla ilave gelir yaratılamayacağının farkında. Bu yüzden vergi tabanını genişletecek radikal kararlar alınmasında ısrarlı.
Bunlardan birincisi, "Elektronik haciz" uygulaması. Maliye, şu anda dilerse vergi borcu olan tüm mükelleflerin banka hesaplarını bloke ettirebilir, bu hesaplardan anında tahsilat yapabilir. Ancak bu girişim, piyasadaki alacakborç dengesini alt üst etme pahasına sonuç verebilir. Zaten sıkıntı çeken onbinlerce firmanın problemini katmerli hale getirir.
IMF'nin ikinci isteği de bugünkü şartlarda vahim sonuçlar yaratabilir. Nedir o? Aslında bir tür "servet takibi." IMF, hazırlığı aylar önce biten Gelir Vergisi yasa taslağındaki, otokontrol sistemlerinin hızla devreye girmesinden yana. Özellikle harcamalardan hareketle gerçek gelire ulaşmayı öngören mekanizmadan... Bunun anlamı; bir tür "Nereden buldun?" sorgusu. Yurt dışındaki ve yastıkaltındaki varlıkları kazanmak için düşük oranlı vergi vaadi ile örtülü af sözü veren bir hükümetin, kayıtlı ekonomiden servet kaçışına yol açabilecek böylesi talebi mevcut şartlarda karşılaması beklenemez.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 9 Şubat 2009, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/09//haber,B9B136B7F0614E39833477D22867D9B4.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.