Sonucu merakla beklenen IMF görüşmelerinde son düzlüğe girildi.
"Anlaşma tamam" mesajları verilse de pazarlık öylesine derin alanlara indi ki
ekonomi yönetiminin
"Evet" demesi güçlük arz ediyor.
Her şeyden önce IMF kanadı, ekonomideki karar alıcıların "parçalı" yapıda olduğu görüşünde. Yerel seçim öncesi "önden yüklemeli" programın, siyasi sonuçlar doğuracak kararlarının alınamayacağının da farkında. Bu nedenle hâlâ
"kaygılı" bekleyiş içinde.
Günlerdir süren müzakerelerin zaman zaman direkten döndüğü anlar da oldu. Doğrusu,
ekonomi kurmaylarının "Ne aldık, ne söz verdik?" bilançosu ortaya çıktığında daha net yorumlar yapabileceğiz.
Benim eriştiğim bilgiler, çetin pazarlıkları teyit ediyor. Örneğin, erken yaşta emekli olup, aktif çalışma hayatına girenlerden sosyal güvenlik destek priminin yanı sıra Gelir Vergisi kesintisi yapılması talebi kabul edilebilir değildi. Veya
turizmde KDV'nin yüzde 8'den yüzde 18'e yükseltilmesi de. Genel KDV oranının yüzde 18'den 19'a çıkarılması ise imkânsızdı. Ya, vergi borçlarına tecil taksitlendirmesi getiren uygulamanın iptali istemine ne demeli?Haliyle o da kabul görmedi.
Peki, IMF'yi ikna edecek kararlar alınmadı mı? Tabii ki alındı. Bütçenin yatırım, sağlık, tarımsal destekleme ödeneklerinde kısmi kesinti yapıldı. Özelleştirme gelirlerinden altyapı projelerinin finanse edilmesi modeli askıya alındı. Yerel yönetimlerin borçlanmasının sınırlanması, harcamalarının şeffaflaştırılması, hemşerilerden alınacak vergilerle kaynak yaratılması benimsendi. Vergi ve sigorta affı yapılmayacağı, sektörel vergi indirimi ayrıcalığı yaratılmayacağı kayda geçirildi.
Maliye müfettişleri, hesap uzmanları ve gelirler kontrolörlerinin tek çatı altında toplanmasını öngören yasal düzenleme raftan indirildi. KİT ürünlerine maliyet bazlı tarife kapsamında zam yapılması, kur artışı halinde doğalgazda indirimin sınırlı tutulması öngörüldü. Merkez Bankası'nın enflasyon raporu benzeri
'Kamu Maliyesi Raporu' hazırlanarak, merkezi ve yerel bütçelerde daha ayrıntılı hesap verilmesi onay aldı.
Burada en önemli nokta ise
"özel sektör borçlarının yeni ödeme planına" bağlanması olacak. Şimdilik IMF'ten bu yönde katkı sağlanmış değil. Olması gereken, firma borçlarını uzun vadeye yaymak, Basel 2 kriterlerini sisteme kanalize etmek, bu arada banka sermayelerinde yaşanacak erozyonu, özel tertip devlet tahvilleri ile önlemek ve nihayet IMF'den bu amaçlara uygun formül talep etmek. Bu yaklaşım taraftar bulmasa da BDDK'nın idari önlemleri ve Merkez Bankası'nın likidite yönetimi adımları sayesinde piyasanın bünyesel ayıklamayı yapacağı ve iç dengesini kuracağı görüşü hâkim. Bakalım, bekleyip göreceğiz.
Yayın tarihi: 26 Ocak 2009, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/01/26//haber,17DB6213EA3B491CBF0FB26BA4EF93AC.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.