Yeditepe İstanbul'un yönetmeni Türkan Derya, yakında bir sinema filmi çekmeyi planlıyor.
Bir zamanlar maziye bak
2000'lerin hemen başında ekrana gelen Yeditepe İstanbul dizisi zamanla bir fenomen halini aldı. Yıllar sonra TRT'de tekrar yayınlanmaya başlanan dizinin zengin kadrosunda yer alanlar bu gün ne yapıyor diye peşlerine düştük. Kimse dizideki gibi kaybedenleri oynamıyor!..
Bir dönemin fenomen dizisi Yeditepe İstanbul'u TRT'de yeniden izleyince insan eski bir okul arkadaşını görmüş gibi oluyor, "Vay be, çok değil sekiz yıl önce çekilmiş bir dizi ama sanki aradan çok zaman geçmiş gibi," diyor. O zamanlar milletçe herşeyi abartılı yaşamak hastalığına tutulmadığımızdan mıdır nedir, Balat'taki bir mahallenin sakinlerinin sıradan yaşamlarını öylece izliyor ve memnun oluyorduk. Belki bunda Yeditepe İstanbul'un, şimdilerde dizi dünyasının pek de umursamadığı, 'küçük insanların' dünyasına bir kapı aralanmasının önemli bir payı vardır. Dizi öyle cafcaflı aşklara, büyük dramlara falan pek yüz vermiyordu. Belki dizideki karakterlerin çoğu hayat karşısında yenilmişti ama onlar bir araya gelerek o yenildikleri hayata tutunmayı biliyordu. Böylece dayanışmanın hâlâ önemli bir erdem olduğunu fısıldıyordulardı kulaklarımıza.
O zamanlar pek fark edilmemişti ama bugünden bakınca dizinin oyuncu kadrosuna da şaşıyor insan. Herdaim kalburüstü projelerde izelediğimiz Levend Yılmaz, Hikmet Karagöz gibi ustalar; Zuhal Olcay, Uğur Polat, Meral Okay, Ruhi Sarı, Oktay Kaynarca, Emre Kınay, Nihat İleri gibi dönemin olgunları; Itır Esen, Melike Demirağ gibi eski topraklar; Özgü Namal, Günay Karacaoğlu, Yeşim Ceren Bozoğlu, Yasemin Çonka, Emrah Elçiboğa, Ahmet Saraçoğlu, Fırat Tanış, Engin Altan Düzyatan gibi yeni yetmeleri bir araya getirmiş dizi...
Kamera arkası da oldukça sağlam. Yönetmen koltuğunda Kara Melek, İkinci Bahar, Hırsız- Polis ve Unutma Beni gibi önemli dizileri çeken Türkan Derya var.
Senaryo Ali Ulvi Hünkâr'a ait. TRT yapımı olan dizinin yapımcılığını Haşmet Seymen ile Kaan Erturan üstlenmişti. Oyuncu kadrosu da Tomris Giritlioğlu'nun bir araya getirdiği söylenir.
Yıllar sonra Türkan Derya ile buluştuğumuzda o, büyük bir özlemle hatırlıyor diziyi. Yeditepe İstanbul'a üçüncü bölümden sonra dahil olduğunu anlatıyor.
Fakat bu dahil olma hikâyesi epey mistik: "İkinci Bahar'ı çektikten sonra bir akşam Baykuş'ta Meral Okay, Uğur Polat'ın aralarında olduğu kalabalık bir grupla karşılaştık. Yeni bir diziye başladıklarını söyleyip kadroyu saydılar, Zuhal Olcay, Ruhi Sarı, Emre Kınay, Uğur Polat... O gece eve gidince 'Allah'ım ne kadar güzel bir kadro keşke bu diziyi ben çekseydim,' dedim. Ertesi gün telefon geldi, Yeditepe İstanbul'da yönetmen değişikliğine gideceğiz bizimle çalışmak ister misiniz?' diye." Dizinin fenomen olmasının elbet birçok sebebi var. Hikâyesi, kadro, teknik ekip...
Derya da katılıyor tespitimize, senaryonun çok iyi olduğunu belirtiyor, Ali Ulvi Hünkar'ın yazdığı dünyayı iyi bildiğini ve bunu da iyi anlattığını söylüyor. Ayrıca Yeditepe İstanbul'un ticari bir iş olmadığını, reyting gerginliğinin yaşanmadığını ve hiç kimsenin tezahürat almak için kendini öne çıkarmadığını anlatıyor. Ekip zaten kamera önüne yansıyan dayanışmayı önce kamera arkasında başlatmış. Derya, "Herkes şöhret gömleğini çıkardı, sonra da kim gelirse gelsin, birden o mahallenin, ekibin ruhunun sadeliğine, basitliğine uyum sağlamak durumunda kaldı" diyor.
Derya diziyi zaman zaman izliyormuş.
Birçok sahnesine takılıp kaldığını söylüyor.
"Çünkü" diyor "Benim de gönül telime dokunan mevzular vardı. Balat'ın, o evin, bir arada olmanın, oluşturduğu bir duygu vardı.
Genelde stop'tan sonra bir es olurdu. Mesela birçok oyuncunun performansına inanamamıştım. Bazen çekim sırasında oyuncu rol gereği ağlar, Hakan'la (Gürtop), ben de ağlardık."
Yayın tarihi: 8 Şubat 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/08/pz/haber,9509A3B651424AB99CCF33CA644640F9.html
Tüm hakları saklıdır.