Türkiyeli eşcinseller ayrımcılıktan şikâyetçi.
Kara koyun neden öldü
Geçtiğimiz yıl uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Ahmet Yıldız, 'namus cinayetine kurban giden ilk gay' olarak tarihe geçti. Onun yasını tutanlar Ahmet'ler öldürülmesin diye bir film yaptı. Filmin adını Ahmet yaşarken koymuştu: Kara Koyun..
O topraklarda az bulunan şeydi 'kara koyun'. Kara koyun olmak da her yiğidin harcı değildi. Az bulunduğu için sürüdeki diğer beyaz koyunlar tarafından dışlanan, hor görülen, itilen, kakılandı. İşin garip tarafı kara koyunun sütü, dertlere derman, ağulara panzehirdi. Ahmet Yıldız da o toprakların çocuğuydu ve yaşama bakışıyla, hayatı yaşama biçimiyle sürünün kara koyunuydu.
'Erkek gibi' değil, hissettiği gibi yaşamak istiyordu. O yüzden yıllar önce rastladığı ve üzerinde İspanyolca 'Sürünün Kara Koyunu' yazan tişörtü gördüğünde, "Bu tişört sanki benim için yapılmış," diye düşünmüş ve hemen satın almıştı. Yıllar sonra Üsküdar'da bir temmuz günü kafasına namlular doğrultulduğunda üzerinde o tişört vardı. 'Sürünün kara koyunu' kanlar içinde yere serilirken, gün gelecek kendisini anlatan bir filme isim olacak hikâyeyi başlattığını bilmiyordu.
Üniversite öğrencisi Urfalı Ahmet Yıldız 2008'in 15 Temmuz'unda bütün dünyada namus cinayetine kurban giden ilk gay olarak tarihe geçtiğinde, dünyanın her yerinden insan hakları ve eşcinsel hakları savunucularını da kendi ismi etrafında bir araya getirdi.
Onlardan üçü Hollandalı İşadamı Johann Hovwer, Türkiye asıllı Hollandalı psikolog Djan Çelebi ve yönetmen Özkan Binol; Ahmet'i ve Ahmetleri anlatmak için bir belgesel film projesinde bir araya geldi.
BİR ŞEY YAPMALI
Hollanda'nın önde gelen işadamlarından Johan Hovwer, Türkiye'de uzun yıllar televizyon ve sinema sektöründe çalıştıktan sonra Hollanda'da psikolojik danışmanlık eğitimi alan ve psikologluk yapan Djan Çelebi'nin önerisiyle Ahmet Yıldız cinayetini anlatan filmin yapımcısı olmayı kabul etmiş. Özkan Binol'un da ikinci yönetmen olarak ekibe katılmasıyla kendilerini hiç tanımadıkları bir dünyanın içinde bulmuşlar.
Cinayetin yurtdışında hâlâ gündemde olduğunu söyleyen Çelebi, Ahmet Yıldız'ın öldürülmesinin Türkiye'nin insan hakları karnesinde kötü bir not olduğunu hatırlatarak söze başlıyor. Bütün toplumların eşcinsellere karşı ellerinin kirli olduğunu söyleyen Çelebi, filmi yaparken amaçlarının cinayeti kimlerin işlettiği konusunda fikir yürütmediklerini, bu konuda Türk adaletine güvenmek istediklerini özellikle vurguluyor. Üçlünün filmdeki esas amacı, "Gerçek suçlu kim?" sorusuna cevap aramak.
Film boyunca kültür çatışması yaşamış, genç yaşta büyük şehre gelmiş ve kimliğini bulmuş bir Ahmet Yıldız portresiyle karşılaştıklarını söyleyen Djan Çelebi, esas olarak Türkiye'de eşcinselliğe bakışı, ailelerin çocuklarına yaklaşımını göz önüne sermeye çalıştıklarını, hatta cinayetten sonra birçok eşcinselin gidip ailelerine açıldığını, bunun nedeninin de 'yalnız ölmekten korkmaları' olduğunu anlatıyor. Türkiye'de eşcinsel hareketin varlığına rağmen, toplumun ve devletin eşcinselliğe hâlâ 'ahlaki' olarak yaklaştığını söyleyen Çelebi, bunun bir eşit haklar mücadelesi olduğunu vurguluyor. "Herkesin yaşamaya hakkı var," diye konuşan Çelebi, devletin her vatandaşına karşı objektif davranmak ve onları korumak zorunda olduğunu söylüyor. İngilizce dublajını Rupert Everett'ın yapacağı Kara Koyun filmi yurtdışındaki birçok festivalden önce ilk olarak İstanbul Film Festivali'nde ve hemen sonrasında Avrupa Parlamentosu'nda gösterilecek.
Yayın tarihi: 8 Şubat 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/08/pz/haber,A8A233AD11B249B7B9AAD8C2D26E4F6D.html
Tüm hakları saklıdır.