Tereyağından otomobile kadar her şeyin cinsellik koktuğu bir dönemde iletişimsel internet ortamlarının yaratılmasındaki ana neden cinselliktir diyeceğim geliyor.
Gün geçmiyor ki gazetelerde
Facebook'la ilgili bir haber çıkmasın. Bana çarpıcı gelen iki haber yayımlandı geçen hafta.
Birincisi Türk Silahlı Kuvvetleri'yle ilgiliydi. Bu kurum, mensuplarının bilgilerini Facebook'ta yayımlarını yasaklamış.
Herhalde kendi mantığı içinde tutarlı bir harekettir. Diğeri daha dramatik bir şey.
Yapılan bir değerlendirmede Facebook'u kullanarak arkadaş bulanlar, edinenler hatta genel olarak Facebook'u bir 'araç-medya' olarak iletişim için kullananlar '
sevgiyi bilmeyenler' olarak değerlendirilmiş.
Burada da niye böyle bir sonuca varıldığını anlamak kabil. Karşı karşıya gelmeden, insan insana temasın sıcaklığını duymadan çok mekanik bir biçimde insanların birbirini 'bilmesi' ve o yoldan yüz yüze görüşmeye başlaması, hatta o görüşmelerin 'belli bir amaca dönük olarak' yapılması 'sevgi' denilen o biraz fazla abartılmış, biraz fazla yumuşak ve ağdalı kavrama, doğrudur, ters duruyor.
FACEBOOK'UN 'AMACI' SEKS MI? Gene yapılan bir araştırma şu yukarıda belirttiğim 'amacın' ne olduğunu çok dikkatle saptayıp yerli yerine oturtmuş.
İnterneti insan tanıma mecrası olarak kullananların çok büyük bir kesimi bunu doğrudan doğruya 'seks ilişkisi' maksadıyla yapıyormuş. Doğrusu bu beni ne ürpertti ne şaşırttı ne de irkildim bunu öğrenince
. Çünkü, her şey bir yana, öteden beri, içinde yaşadığımız dünyanın ana kurucu unsurlarından birisinin seks olduğunu söyleyip duruyorum. Çevreye şöyle bir bakmak kâfi. Sadece panolarda ve her türden basında yer alan reklamların içerdiği
erotizm dozu bile insanların birer seks tutkunu haline gelmesine yol açıyor.
Ben her hafta, her ay epey bir dergiye bakarım. Hepsini okumama olanak yok; çok anlamlı da değil bir dergide yer alan her yazıyı okumak. Okuyup bitirmeden önce bazı çok saygın dergilerin arkasında yer alan '
arkadaş arıyorum' köşesi bilhassa dikkatimi çeker. Çoğu zaman gülerek, gülümseyerek, o ilanların biraz mahcup, biraz mağrur, biraz bencil biraz özgeci anlatımlarını okuyarak kendisine arkadaş bulmaya çalışanları gözden geçiririm.
Evet, en saygın akademik sayılabilecek dergilerde bile bu köşeler var ve insanlar harıl harıl arkadaş edinme derdine düşmüş durumda.
KADINLAR SEKS (Mİ) İSTER Bu ilanlara göz gezdire gezdire kendimce bir istatistik de yaptım. Kadınlar belki biraz daha romantik duygularla yazıyor bu mektupları. Erkekler çok açık ve somut beklentiler içinde. Bu beklentiler 'sahip çıkılmak'tan sekse kadar uzanıyor.
Kadınların somut talepleri ise büyük bir çoğunlukla gene sekse dönük. Bir başka unsur ve asıl ilginç olanlar daha yaşlı kadınların seks arayışı içinde olmaları. Hele bunların kendilerini tanımlarken kullandığı ifadeler gerçekten insana komik geliyor.
DÜNYADA YABANCI OLMAK Burada bir dram yattığında hiç kuşku yok. İnsan yaşlandıkça çevresi daralıyor ve bir takım beklentilerini karşılamakta güçlük çekiyor. Ama bu durum sadece yaşlılar için geçerlidir denemez artık. Facebook'un bunca etkili olduğu ve kullanıcılarının hiç kuşkusuz gençlerden mürekkep olduğu bir ortamda işin içine başka unsurların da karıştığını görmemek olanaksız.
Yani, çok öteden beri söylenen, sanayi sonrası toplumlarda yaşanan yabancılaşma, yalnızlık, tekleşme gibi oluşumlar bu duruma yol açıyor denebilir ama bu çok eski ve eskimiş bir açıklama olur. Bu konuda çok şey yazıldı. En son Fransız yarı anarşist yarı muhafazakâr yarı faşizan yazar
Michel Houellebecq'in romanlarında, bilhassa
Temel Parçacıklar'da bu anlayışın en son kertesini ağır depresyon ortamlarında gördük.
ELEKTRONİK DÖNEMDE SEKS Geriye bambaşka bir şey kalıyor.
Belki elektronik dönem seks alışkanlıkları demek gerekiyor bu yeni koşula. Daha önce de söylediğim üzere bugünkü dünyada seks artık başlı başına bir unsur. Neredeyse her şeyde, en çok da o 'sevgi' denilen duygudan kopuk bir biçimde seks gelip kendisini dayatıyor. Böyle bir manzarayla karşılaşmanın da iki yönü var sanıyorum.
Birincisi bu yoldan
seks bir ölçüde entelektüelize ediliyor. Nasıl son dönemde ortaya bir yemek kültürü çıktıysa ve insanlar gastronomiyi enteleküelize etmeye başlayıp yediklerinin üstünde düşünmeye koyuldularsa, yemek yeme işini ayrıntılandırıp, zenginleştirip yeni deneyim aşamalarına taşıdılarsa seksi de aynı şekilde deneyimlemek istiyorlar. Her şeyden bağımsız, sadece kendisi olarak yaşanacak bir cinsellik! Bunun mekanik araçlarla bir araya gelmekten başka bir yolu da yok.
İkincisi bunun tam tersi, benim son zamanlarda
post-entelektüel oluşum dediğim olgunun bir uzantısı olarak
salt kendisine dönük ve kendisine kapalı bir cinsellik deneyimi. İşin başka boyutlarını yok sayarak sadece mekanik bir biçimde yaşanan, kimsenin kendisini kimseye borçlu hissetmediği bir yeni anlayış içinde gelişen yeni bir cinsellik.
Eskiden mekanik dönem söz konusuydu ve 0'la 1 arasında sonsuz denecek kadar sayı vardı. Oysa bugün dijital dönemdeyiz ve ya 1 var ya da 0. 1 belli, 0 belli bir anlama geliyor. Arası yok. Yani geçişsiz, eksiz, dikişsiz, yamasız, yüksüz bir dönemdeyiz. O zaman bir şey ya vardır ya da yoktur. Ya kabul edilir ya red. Ya alınır ya bırakılır.
Doğru veya yanlış onu bilmem ama tereyağından otomobile kadar her şeyin buram buram cinsellik koktuğu bir dönemde neredeyse kalkıp iletişimsel internet ortamlarının yaratılmasındaki ana neden cinselliktir diyeceğim geliyor. Varsın diğerleri onları 'sevgisizlik' ortamı diye nitelendirsin.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 8 Şubat 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/08/pz/kahraman.html
Tüm hakları saklıdır.