Yerel üreticiler kendi sorunlarına sahip çıkmalı.
Sivil toplum örgütleri çağındayız
Kaybolmakta olan yerel yemeklerin ya.atılmasından erozyonla mücadeleye kadar pek çok alanda karşılaştığımız sorunların çözümü için dernekler, vakışar ve sivil toplum örgütü kurarak, engellerle başa çıkmanın yollarını aramaya çalışmalıyız..
Bundan yaklaşık 15 yıl önceydi. Rahmetli Tuğrul Şavkay'ın başkanlığında oluşturduğumuz Şarap Dostları Derneği ile ABD Tarım Ataşeliği'nin ortaklaşa düzenledikleri 'Kaliforniya Şarapları' konulu bir tadım toplantısının ardından yine aynı temalı gala yemeğine, dönemin Amerikan Büyükelçisi Marc Grossman onur konuğu olarak katılmıştı. Törensel açılışın ardından Başkan Şavkay ve daha sonra ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı görevine getirilecek Grossman, birer konuşma yaptılar. Grossman'ın konuşması çok ilginçti: "Bu toplantı beni iki kez mutlu etti. Öncelikle bir Kaliforniyalı olarak bölgemin güzel şaraplarının İstanbul'da tadılıp tanınmasından mutluluk duydum. İkinci mutluluğum da şu; buraya gelmeden önce küçük bir araştırma yaptım. Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkiler, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş dönemine kadar geri gittiği halde, bu yoğun işbirliği daima iki ülkenin resmi makamları arasında sürdürülmüş. Bu tadım seansı, Amerikan resmi makamlarıyla bir Türk sivil toplum örgütü arasındaki ilk ortak çalışma." Demokrasilerin başlıca örgütlenme yollarının en önemlilerinden sivil toplum örgütleri, 15 yıl öncesinin Türkiyesi'nde henüz emekleme dönemindeydi. Yaklaşık aynı tarihlerde, 1994'te, Tekel'in yıllardır Ürgüp'te Uluslararası Şarapçılık ve Bağcılık Ofisi OIV şemsiyesi altında sürdürdüğü uluslararası şarap yarışmasının artık yapılmayacağı haberlerinin gazetelerde yayımlanması üzerine bugün kuruluşunun 20. yılını kutlayan Şarap Dostları Derneği, bu yarışmayı İstanbul'da sürdürme kararı aldı. Türk gastronomisinin duayeni Şavkay, "Bu yarışma devam etmeli. Eğer bir yıl bile ara verilirse, Ofis desteğini çeker," dedi ve kollar sıvandı.
O günlerde derneğin üye sayısı 25 civarındaydı ve bütçesi, üyelerin yıllık tadımları için temin edilen şaraplara ancak yetiyordu. Yarışmanın bütçesi ise dev boyutlardaydı. Başta Şavkay olmak üzere üyeler seferber oldu, sponsorlar bulundu, yarışmanın yapılacağı ve yurt dışından gelecek konukların ağırlanacağı beş yıldızlı otellerle anlaşmalar yapıldı.
THY, dünyanın dört bir yanından gönderilecek şarapları taşımayı üstlendi.
Dönemin efsanevi OIV Başkanı Robert Finlot'nun Paris'ten gelerek bizzat katıldığı yarışma, şişelerin bir gün önce, özel izinle, mesai saati bitiminin ardından gümrükten çekilerek yetiştirilmesiyle zamanında ve büyük başarıyla gerçekleşti.
Yarışmanın olumlu yankıları ardından da Tekel, ertesi yıl Ürgüp yarışmasına devam etmek zorunda kaldı. Türkiye'nin, dünyanın en büyük şarap örgütüyle bağlantısı, mütevazı bir sivil toplum kuruluşu sayesinde korunabilmişti.
DERNEKLE.MEDE NEREDEN NEREYE...
O dönemde devlet, dernekleri, potansiyel terör odakları ya da yönetim kurullarının kendi çıkarlarıiçin kullandıkları suç örgütü olarak görürdü.
Cezalar acımasızdı. Üyesi olduğum Mutfak Dostları Derneği'nin o dönemde benim de aralarında bulunduğum yönetim kurulunun bütün üyelerine, genel kurul sonrası saymana imza yetkisinin öngörülen süreden iki gün geç verilmesi nedeniyle verilen ceza, hepimizin belini bükmüştü. Oysa benzer derneklerde olduğu gibi, biz bu görevi tek kuruş para almadan, üstelik cebimizden dünya kadar para harcayarak yapıyorduk. Yakın zamana dek Türk derneklerinin yabancı ülke dernekleri ile resmi ilişki kurmaları da Bakanlar Kurulu'nun iznine bağlıydı.
Sözünü ettiğim günler artık geride kaldı. Kuşkusuz sivil toplum örgütleri arasında yolsuzluklara bulaşanlar, ülke aleyhine çalışma yapanlar her zaman olduğu gibi bugün de var. Ama devlet, artık dernekleri bütünüyle potansiyel suç odakları olarak görmüyor. Tersine yine kendi deneyimlerimden söyleyebilirim; bu yıl içinde hayata geçen Türk Kahvesi Araştırma ve Geliştirme Derneği'nin kuruluşunda Dernekler Dairesi'nin büyük ilgisini ve desteğini gördüm. Sivil toplum örgütlerine olan bu farklı bakış açısının, 2003'te göreve başlayan Dernekler Dairesi'nin bugün de başında bulunan kurucu başkanı Dr. Şentürk Uzun ve onun çevresindeki, aynı vizyonu paylaşan mesai arkadaşlarının payı büyük. Az sayıda bile olsalar, tıpkı rahmetli Tuğrul Şavkay ve birkaç arkadaşının dev projelerin üstesinden gelmeleri gibi, Dr.
Uzun gibi akademik unvan sahibi bürokratlar, ülkeyi özenilen daha demokratik, özgürlükçü çizgiye taşıyor.
ÇÖZÜM SADECE DEVLETTE DEĞİL
Artık sivil toplum örgütleri çağındayız. Ülkemizdeki ssorunların aşılmasında devlete yardımcı olmak, devleti harekete geçirmek zorundayız. Bunu tek tek bireyler olarak başaramayız. O halde dernekleşmeli, vakıflar oluşturmalı, AB fonlarından, benzer yabancı sivil toplum örgütlerinden de destek alarak, AB'ye katılım aşamasına kadar ihmal edilmiş işleri tamamlamalıyız. Biz yeme içme konusuna ilgi duyanlar ürün ve tohum envanterimizi, kaybolmakta olan yerel yemeklerimizi kayıt altına almalı, bu topraklardan çıkan ürünlerimizi ülke içinde ve dışında etkin biçimde tanıtmalı, hızla yitirdiğimiz yerel lezzetlerimize sahip çıkmalıyız. Yapılması gerekenler sadece yemekle ilgili değil. Söz gelimi amatör tekne sahipleri kendi sorunlarıyla, ülkesini sevenler ise erozyonla mücadele etmeliyiz.
Yayın tarihi: 18 Ocak 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/01/18/pz/haber,B4DA37DDF70C4CDA876D3BA9F752BC69.html
Tüm hakları saklıdır.