Koç ailesi, yıkılan Divan Oteli'nin yerine çok daha güzelini yapacak. Peki ama bu yeni otel, eski anıları yaşatabilecek mi?.
Daha önce haberini bir gazetede okumuş olmasam, şok geçirecektim. O yıllardır bildiğimiz Divan Oteli yerinde yoktu. Yüksek madeni ayrım panolarının ardından gözüken, sadece boşluktu.
Evet, kentin göbeğinden geçiyorsunuz, yıllardır bildiğiniz bir bina yok. Ve kimse yazmıyor, kimsenin gıkı çıkmıyor. Hasan Bülent Kahraman'ın geçenlerde yazdığı gibi "Bu ülkede sinemadan edebiyata, resimden tiyatroya her alanda kötü ürün eleştirilir, ama kötü mimarlık eleştirilmez." Aynı biçimde, mimarlık açısından yapılan hatalar da eleştirilmez.
Çünkü, yine Kahraman'ın dediği gibi "Büyük ve kamuya açık yapılar, mimarinin sınırlarını aşar ve şehirciliğin bir parçası olarak biçimlenir. (...) Bir yapı yapılır, yüzlerce yıl ayakta kalır ve o yapıya saklanmış olan estetik anlayış, onu tayin eden toplumsal ve kültürel unsurlar, nesilden nesile aktarılır." Efendim, Divan Oteli öylesine önemli bir yapı, bir mimarlık başyapıtı mıydı? Belki değildi. Ama Kahraman'a o yazıyı yazdıran Akmerkez de değil. Ne var ki bu tür binalar artık kentin yaşamıyla bütünleşmiş, onun ayrılmaz bir parçası olmuştur. Kim bilir kaç kez o binaya girmiş, ünlü pastanesinde oturmuşuzdur.
Biz girmediysek bile, biraz mürekkep yalamışsak Attila İlhan'ın yıllar boyu Divan Pastanesi'ni mekân bellediğini, sabahları çok erken gelip şiirlerini yazdığını, okurlarıyla söyleştiğini biliriz.
Ben de vaktiyle rahmetli Vehbi Koç'la gazete için söyleşimi orada yapmıştım. Ya da kim bilir kaç kez bindiğimiz taksiye "Divan'ın önünden Taksim," demişizdir.
Gençler bana "Divan'ın önünden gelince Taksim'e çıkılmıyor," demesin, eskiden çıkılırdı! Koç ailesi orada çok güzel bir yeni otel yapacak, eminim. Ama kusura bakmasınlar, o otel ve pastane bizim için eski Divan olmayacak. Eğer Vehbi Bey yaşasaydı, sanırım onun için de olmazdı.
Yayın tarihi: 26 Aralık 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/26/cm/dorsay.html
Tüm hakları saklıdır.