Canımızdan yine can aldılar. İnsanlığımızdan bir kez daha utandık. Hitler'in ruhuna fatiha okutuyorlar. İnsanların etnik kökenleri sorgulanıyor. Bunu yapan da bir Canan. Canan Arıtman. O bir kadın hastalıkları uzmanı. O bir vekil. İşin vehameti de buradan geliyor. Devlet politikası bu konuda zaten sabıkalı; bir vekilin de alenen ırkçılık yapması üzüntü verici. Canan Hanım'a lafın gelişi "Sevgili bayan kim tutar seni, yürü!" diyeceğim ama zaten biliyoruz onu kimse tutamıyor. Devirdiği çamlardan rezidans inşa edilir: - "Sümerlerde fahişeler örtünüyor" dedi.
Türkiye'nin tek Sümerologu Muazzez İlmiye Çığ'ın saçlarına yapışmasına ramak kaldı.. Az daha türkü repertuarımıza
, "Sarı saçların boyalı da çıktı Canan'ım" eklenecekti! - Emine Erdoğan'a mektup yazarak, kılık kıyafette 'balans ayarı' yapmaya kalktı. Sanırsınız ki Çevik Bir! - Bireysel silahlanmaya karşı mücadele edeceğine, üç adet silahı olduğunu açıkladı ve Smith&Wesson'u ile pozlar verdi. Aynı zamanda erkek gibi kadın yani! Bu çamlar saymakla bitmez. Enflasyonu binlere ulaşmış Zimbabve parası gibi mübarek. Son devirdiği çam ise insanın içini acıtıyor. Biliyorsunuz. Bir grup aydın, 1915'te yaşanan olaylar nedeniyle Ermenilerden özür dileme kampanyası başlattı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de konuyla ilgili bir soruya, "Bu
Türkiye'deki düşünce özgürlüğünü gösteren bir örnek," mealinde yanıt verdi . Bu yanıt Canan Hanım'ı celallendirdi. Çünkü, Abdullah Gül'ün açıklamasında aradığı öfkeyi bulamadı. Devletin tabuları, kırmızı çizgileri elden gidiyor paniği ile konuştu:
"Gül'ün anne tarafının etnik kökenini araştırın, görürsünüz." Yani Gül ailesi, esas olarak Ermeni demek istiyor. Sanki Ermeni olmak suç. Sanki Ermeni azınlıklar bu ülkenin vatandaşı değil. İnsan sormak istiyor: Canan Hanım, biz, sizin 'sözde' sarı saçlarınızın gerçek rengini merak ediyor muyuz? Siz hangi hakla insanların etnik kökenini sorguluyorsunuz? 'Kara cahil' demek geliyor içimden, ama değil. Olsa olsa
'sözde sarı cahil'!
KENDİNİ BİLMEK Bu sözlerden Baykal bile hicap duydu. "Yakışıksız, ayıp, üzüntü verici, kabul edilemez" diye açıklama yaptı. Ama ne gam! Ne keder, ne de utanç. Baykal'a rağmen ertesi gün yine konuştu: "Soykırımı haklı bulanlara, onaylayanlara, hoş görenlere 'sen de Ermeni misin' diye sorarlar. Devlet tezi bilimsel, tarihsel ve hukuki olarak soykırım işlemediği şeklindedir. Buna aykırı söylemleri düşünce özgürlüğü kapsamında hoş görmemeliyiz..." Aslında erkek gibi değil devlet gibi kadın! "Devlet tezi bilimsel, tarihsel ve hukuki olarak soykırım işlemedik" dediğine göre sorun yok. Düşünce özgürlüğünün sınırını da o çiziyor. Kılık kıyafet nizamnamesini de o yazıyor.
İnsanın 'kendini bilmesi' önemlidir. Dört yıl felsefe okudum. Fazla bir şey öğrenememiş olabilirim ama hiç olmazsa Sokrates'ten
"Kendini bil" düsturunu aldım. Canan Hanım'ın partisinde de Necla Arat gibi felsefeciler var. Bu konuda destek isteyebilir.
FOTOĞRAFIN DİĞER YÜZÜ Canan Arıtman'a, "Canan lütfen çık artık hayatımızdan" derken; bu özür kampanyasının ortaya çıkardığı fotoğrafta her biri ayrı bir yazı konusu olabilecek kareler şunlar: 1- Bazılarının "aydın Türk kadını tipi" diye tanımladığı başı açık, döpiyesli, saçları boyalı kadın tipi, bir balon. 2- Siyasete kadın eli değerse dünyanın daha yaşanılır bir yer olacağı tezi bir kez daha çöktü. Kapitalist dünyanın iktidar ilişkileri kadınlarda olduğu varsayılan merhamet, şefkat gibi duyguları ortadan kaldırıyor. Kadınlar erkekleşiyor, hatta devletleşiyor. Yeri gelmişken "devlet için kurşun atan da, yiyen de şereflidir" diyen Tansu Çiller'i de hatırlamakta fayda var. Ayrıca o da bir sarışındı! 3- Kampanyaya karşı çıkanlar da ilginç bir resmi geçit oluşturuyor: CHP'li Canan Arıtman, Onur Öymen, Hasan Celal Güzel, Genelkurmay, eski büyükelçiler, Başbakan Tayyip Erdoğan ve MHP. 4- "Bizim devlet yapmaz" inancı değişmeyen argümanlarla savunuluyor. Kutuplardaki buzlar eriyor ama bu klişeler değişmiyor: Vatan haini, uluslararası arenada elimiz zayıflıyor, milli çıkarlarımızı zedeliyorsunuz,
Türkiye bunları konuşmaya hazır değil. Milli duruşumuz var... 5- "Türk milletinin tarihinde özür dileyeceği bir şey yok" sözleri, devlet ile milleti aynı şey gibi görme yaklaşımının sürdüğünü gösteriyor. Oysa, kimse "Ermeni tehcirinden Türk halkı sorumlu" demiyor. Sorumlu olan o zamanki devlet yönetimi. 6- Bu ruh ve düşünce hali ne yazık ki Arıtman'la sınırlı değil. Türklüğü hakaretten korumaya çalışırken, başka etnik kökenleri ırkçılık düzeyinde aşağılayan 'Ergenekon ruhu' toplumun bir kesiminin vicdanında da kabul görüyor.
Yayın tarihi: 21 Aralık 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/21/pz/sever.html
Tüm hakları saklıdır.