'Amerikan Rüyası', 'Küçük Amerika' hayali bu toprağın insanı için çok önemlidir. Çünkü, rüyalarımızın ve hayallerimizin yerellikten ilk çıkış çabasıdır! Rüyanın ve hayalin sınırının genişlediği ilk andır! Küreselleşmenin ilk adımıdır! Arada bir yerde,
Almanya'ya işçi olarak gitme hayali de var. Ancak her rüyanın uyanınca biraz tadının kaçması gibi, o da biraz gerçekleştiği için 'acı vatan' tadında kaldı. Hatta buradan bakarak rüya ve hayallerimizin ilk globalleşme temasının buruk kaldığını söyleyebiliriz! Amerikan 'büyükleri' ile bizim 'büyüklerimizin', bu hayali ve rüyayı gerçekleştirmek için o tarihlerde yoğun bir çaba sarf ettikleri kayıtlara geçmiştir. ABD, Marshall Planı ile bu rüyayı süt kokusuyla sarıp sarmalamıştır! Güzel güzel. 'Biberonla'. Biberonla demem boşuna değil. 70'li yıllarda ilkokula gidenler 'süt saatlerini' hatırlar. Amerika'nın, yoksul ülkemizin kavruk çocuklarının daha sağlıklı beslenmesi için süt tozu yardımı yaptığı günler! Halkın büyük çoğunluğu bunu
'mareşal yardımı' olarak bilirdi. Köylere kadar ulaştırıldı. Ancak bir yanlışlık yapıldı. İneği koyunu olan köylüler kireç görünümlü süt tozunun ne olduğunu anlayamadı. Yani gariban köylü 'Amerikan Rüyası'nı çözemedi.
Süt tozunu badana olarak kullandıkları kayıtlara geçmiştir. Ben ise şehir çocuğu olarak süt saatlerini sabırsızlıkla beklediğimi hatırlıyorum. Süt için değil, büyük ihtimalle şamatası için. Çünkü süt tozu süt haline getirildikten sonra büyük boy kazanlarda sınıf sınıf dolaştırılır ve biz bebelere birer bardak süt verilirdi. Gerektiğinde kefen, gerektiğinde gömlek dikiminde kullanılan Amerikan bezini ve Chevrolet, Plymouth marka Amerikan arabalarını da unutmamak lazım. 8-12 silindirli bu arabalar benzini tüketmez içerlerdi. Hele şeker pembesi Cadillac... Yeri gelmişken burada Emir Kusturica'nın
Arizona Dream'ini de yad edelim. Axel'in araba satıcısı amcası sattığı Cadillacları üst üste koyup Ay'a gitme hayali kuruyordu. Bu da el oğlunun hayali...
HER SOKAĞA BİR MİLYONER 'Türk büyükleri' de bu hayalin gerçekleşmesi için az uğraşmadı. Merhum Celal Bayar'ın 'Hadi küçük Amerika olalım,' direktifinden itibaren bu hayalin peşinden koşuldu. Amerika bulaşıkçılıktan milyonerliğe ulaşma imkanını sunuyordu. Adnan Menderes bunu Türkçeye "Her mahallede bir milyoner yaratmak" şeklinde çevirdi. Elinden geleni de yaptı. Girişimci insanlarımız da bu rüyanın gerçekleşmesi için destek verdi. Amerika'da çok sayıda banka soygunu olurken 'Küçük Amerika'da tık yoktu. Yüreği bu duruma daha fazla dayanmayan Necdet Elmas isimli vatandaşımız 1960'lı yılların başında ilk bankayı soydu. Amerika'da İtalyan mafyası cirit atıyordu. Bizde yine tık yoktu. Sonunda bu açığımızı da kapattık. Kabadayılıktan mafyaya hızlı bir gelişme kaydettik. Amerika'nın 'derin devleti' vardı. Biz alasını yaptık. Susurluk'tan Ergenekon'a geldik. Onlarda seri cinayet vardı. Biz otomatiğe bağlayamadık ama durumu idare ediyoruz. Bir ayda 13 çocuk öldürülmüş. Gazeteler öldürülen, tecavüz edilen kadın haberleriyle dolu. Bu arada hiçbir milliyetçi 'Türk büyüğü', küçük Amerika olma konusunu kafasına takmadı. 'Yüce Türk devleti nasıl küçük olur?' demedi. Muhtemelen 'Boyu değil, işlevi önemli' diye düşünüyorlardı. Haksız da değiller. Takoz gibi cep telefonları küçüldükçe işlevleri artmadı mı? Lafı uzatmadan sadede geleyim. Bu Amerika şimdi kendi rüyasını gerçekleştirdi. "Değişim" vaadiyle göreve talip olan ve açık ara farkla seçilen ABD'nin Afrika kökenli ilk başkanı Barack Obama, tarihi zafer konuşmasında,
"Rüya gerçekleşti," dedi. Obama'nın vurgu yaptığı rüya, sadece Martin Luther King'in 'siyah başkan' rüyasıyla sınırlı değil. Obama, aynı zamanda ABD'nin kurucu babalarının
"demokratik eşitlik" idealine atıfta bulundu. 'Küçük Amerika' olarak artık biz de rüyamızın bir basamak yükselmesini istiyoruz. Yani demokrasi istiyoruz. Kürt sorununun adil şekilde çözülmesini istiyoruz. Askeri vesayetin kalkmasını istiyoruz. 'Derin devlet'in kezzapla temizlenmesini istiyoruz. Çünkü başka türlü temizlenmeyecek kadar kirliler. Üstelik rüyalarımızı siyah-beyaz değil, renkli görmek istiyoruz. Geçenlerde bir haber vardı. Siyah-beyaz
televizyon döneminde insanlar rüyalarını siyah-beyaz görüyormuş. Renkli
televizyon dönemine çoktan geçtiğimize göre rüyalarımızı renkli görme hakkımız var. Umarım Obama, Amerikan rüyasının yüzünü 'kara' çıkarmaz! Umarım biz de, rüyanın peşine takılırız da sabrın sonu pompalı tüfek olmaz!
Yayın tarihi: 9 Kasım 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/09/pz/haber,6736A04943514D999D5D890A88B116A8.html
Tüm hakları saklıdır.