kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
14 Aralık 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

Amerika'nın da tarihi var ama biz daha deneyimliyiz...

Amerika Birleşik Devletleri mi yoksa Türkiye Cumhuriyeti mi daha engin bir tarihe sahip acaba?
Cumhuriyetçiliği doktriner bir ideolojiymiş ya da dini bir inançmış gibi benimseyenlerimiz bile böyle bir soruya karşı Selçuk'tan, Osmanlı'dan başlayıp tarihte kurulmuş tüm Türk devletlerini sıralarlar ve "Amerika Birleşik Devletleri'nin tarihi yok ki" derler.
Yazılı en eski anayasanın veya 150 yıldır aralıksız inen tiyatro perdelerinin o sırada akla gelmesi pek mümkün değildir.
Bizdeki en eski şirketin Hacı Bekir olduğu ve mesela Procter And Gamble şirketinin kuruluşunun 1770'lere rast geldiği de düşünülmez bu çeşit ortamlarda.
Belki de doğaldır bu ruh hali.
Çünkü tarihi yazılanlardan çok yaşananlar oluşturur.
Amerika Birleşik Devletleri'ni ileride kuracak olan göçmenler Mayflower gemisi ile Okyanus'a açılmadan yedi yüzyıl önce bizim atalarımız Orta Asya'dan at sırtında Ortadoğu istikametinde yola çıkmışlardı.
Amerika'da bulunduğunuz ve böyle konuları da tartıştığınız sırada, zaman zaman "Onların tarihi de engin olabilir ama biz bazı konularda daha deneyimliyiz" diye düşündüğünüz oluyor.

Le Cirque lokantasında
NewYork'taki son gecemizde buralı arkadaşlarımız bizi Le Cirque lokantasında akşam yemeğine davet ettiler.
Bu lokantayı "Newyork'un Paper Moon" u diye tanımlamak mümkün. Masalarda bir ünlü işadamını veya yerel politikanın bir güçlü ismini mutlaka görürsünüz... Lokantacılar dünyasının efsaneleşmiş isimlerinden olan kurucusu Sirio Maccioni, hâlâ müşterilerini kapıda karşılıyor.
Bu lokantada son gecemizi geçirirken, çevre masalardaki NewYork'luların aralarında endişeli endişeli konuştuklarını ve tabaklarındaki ünlü şef aşçı Pierre Schaedelin'in imzasını taşıyan nefis yemekleri, zaman zaman unuttukları dikkatimi çekiyordu.
Bizi davet eden arkadaşlarıma "Bu karamsarlık neden böyle yoğun bu akşam" diye sordum.
Hemen anlattı:
- Çünkü dün polisler Bernard Madoff'u tutukladılar. Bu lokantanın müdavimleri arasında servetlerini Madoff'a teslim etmiş olan ve yıllardır her sene yüzde 10-12 faizi hiç aksatmadan alan insanlar var.

50 milyar dolar uçmuş
İlerideki masalardan birinde oturan çok yaşlı görünümlü bir beyefendiyi işaret etti.
- Şu adam 82 yaşında... Hayattaki bütün parası 8 milyon dolardı ve bunun tamamı Madoff'taydı. Şimdi belki bu adamın bu lokantaya son gelişi bu. Akşamüstü kendisi ile konuştuğumda ekmek alacak parası kalmadığını söyledi bana.
Kasasına giren yeni paralarla eski müşterilerinin faizlerini ödeyen ve 15 yıl içinde 50 milyar dolarlık bir saadet zinciri kuran Madoff'un hikâyesini dinleyince, bizde 1980'lerden beri yaşadığımız benzer olayları, bankerzedeleri ve bankazedeleri düşündüm.
Bizim arkadaşa "Bu Amerikalılar da çok deneyimsiz" demişim.
O da bana "Deneyimsizler ama rakamları çok büyük. Bizde bütün sistem çoktüğü zaman 50 milyar dolar ancak konuşulur, onlarda ise bir banker bu kadar parayı tek başına batırıyor" diye cevap verdi.
Sonra diğer masalardaki kara kara düşünenlere bakmayı bırakıp tabaklarımızdaki yemeklere döndük.