Pazar günü ölümden söz edilir mi?.. Aslında ölümden söz edilir mi?..
Tabu laflardan biridir bu, dünyanın hemen her yerinde.
Belki de bu yüzden kıyamet koparmıştı, Elizabeth KublerRoss'un kitabı "Death and Dying/ Ölüm ve Ölüş.."
Kubler- Ross
"Bizim kültürümüzde ölüm korkusu çok kuvvetlidir" diyordu.. "
Oysa dünyada ölümü normal bir geçiş kabul eden kültürler vardır. Huzur, barış ve itibar dünyasına geçiş.. O yüzden onlar ölümden bizim kadar korkmazlar.." Kitabını bu yüzden yazmış..
Ölümü anlatmak, onun dehşet verici korkunç bir olay olmadığını söylemek için..
"Bizde ölüm soğuk, sevimsiz, verimsiz, mekanik bir olaydır.. Ölümden nefret ederiz.. Ölümden sakınırız.." diyor..
Oysa..
Oysa..
"Eğer anlamaya çalışırsak, ölüm aslında çok yaratıcı bir güçtür. Yaşamın en yüksek ruhsal değerleri, ölümü düşünmek ve analiz etmekten kaynaklanır." Oysa..
"Çocuklarıma dedim ki, ben öldüğümde balonları göklere salın.. Mezuniyet törenimi kutlayın. Benim için ölüm mezun olmaktır."
Oysa..
"Sadece ve sadece dünyada çok sınırlı bir zamanımız olduğunu ve bu zamanın ne zaman biteceğini asla bilemeyeceğimizi anladığımızda, işte o zaman her günümüzü dolu dolu, her günümüzü sahip olduğumuz tek gün gibi yaşamaya başlarız.."
Oysa..
"İnsanlar aynalar gibidir. Işıkta ve güneşte hepsi yansırlar. Ama bir defa karanlık indi mi, sadece içlerinde ışık olanların gerçek güzelliği ortaya çıkar.."
Oysa..
"Bir gün kendi yaşamlarından sorumlu olacak gelecek kuşağa çocuklarımıza öğretmeliyiz ki.. İnsanlığın en büyük armağanı, ayni zamanda en büyük laneti, özgür seçim hakkımızın oluşudur. Seçimlerimizi sevgi, ya da korku üzerine bina etmek bizim elimizdedir."
Oysa..
"Hata yoktur.. Tesadüf yoktur.. Olup biten herşey ders almamız için bize sunulan nimetlerdir.."
Oysa..
"Bizi korkutan şey fiziksel vücudumuzun sona ermesi olmamalıdır. Bizi asıl ilgilendiren şey, hayatta iken yaşamak olmalıdır. Yaşarken yaşamak.."
...........
Yaşarken ne kadar yaşıyoruz dersiniz?..
Kubler- Ross yaşamı anlamak için ölümü anlatıyordu kitabında..
En çok tartışılan kısmı da, ölümü beş evreye ayırması oldu.. Cuma günü bu evreleri Ercan'ın ölümünde nasıl yaşadığımı anlatmıştım..
Bugün Kubler- Ross'u özetleyeceğim..
Birinci evre.. Red.. "Hayır.. Ben olamam.. Gerçek olamaz.." İlk tepki bu geçici şok durumudur. Genellikle bir yalnızlaşma getirir. Bazan ölmekte olan çeker kendini dünyadan.. Bazan etrafındakiler onu terk eder.. Bu geçici bir savunma halidir.
İkinci evre.. Öfke.. Reddetmek daha fazla mümkün olmayınca, yerini öfke alır. Kızgınlık.. Hiddet.. Gıpta..
"Yaşam adil değil.. Neden ben.."
Öfke herkese, herşeyedir.. Kontrol kaybedilir..
Üçüncü evre.. Pazarlık.. "Oğlum okulu bitirene kadar yaşat.. Torunum doğana dek.." O güne kadar yaptığı iyi şeyleri ileri sürerek bir şans daha ister.. Ölümü ertelemek için bir teşebbüstür bu.. Kendi koyduğu sınırlar geldiğinde yeni sınırlar belirler..
Dördüncü evre.. Depresyon.. Ne fark eder ki zaten.. Öfke yerini kaçınılmaz yenilgi hissine bırakır. Bu aslında bir yas hazırlığıdır. Kendi yasına hazırlık..
Kendine güven kaybolur.. Kendinden sonrayı planlama çabaları başlar. İşin sonuna gelindiğine inanılır. Moral verici laflar dinlenmez olur. Sessizlik başlar.
Beşinci evre.. Kabulleniş.. "İyi bir hayat yaşadım be.. Gitmeye hazırım.."
Bu aşamada yaşam sürerse, insan artık ne öfkelidir, ne depresif.. Ne mutludur, ne üzgün.. O artık hissizdir.
Kabullenmiş ve huzuru bulmuştur. Hayatta ilgi duyduğı şeyler küçük bir çemberle çevrilir. İnsanlardan ve oyalayıcı şeylerden kaçar.. İçine kapanır..
...........
Ne diyorsunuz?..
Bir Pazar gününü bütün keyfi ile yaşamak, yaşamaya hazır olmak için, 15 dakika ölümü düşünmek yararlı mı değil mi?..
Ölüm korkusu içinde yaşamakla, yaşamın nasıl sınırlı olduğunu bilerek, tadını çıkarmak arasındaki seçim sizin.. Özgür seçim..
Korku, ya da sevgi içinde yaşam seçimi sizin..
(8 Haziran 2003'te yayınlandı)
Bugünkü Tüm Yazıları
Ölüm ve ölmek üzerine düşünceler..
Yayın tarihi: 14 Aralık 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/14//uluc.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.