Hangi cinayet, hangi toplum?
Marquez'in toplumun önyargıları sonucu engellenemeyen bir cinayeti sorgulayan Kırmızı Pazartesi adlı romanını sahneye aktaran Macit Koper, günümüz Türkiye'si ile paralellik kuruyor..
Nobelli yazar Gabriel Garcia Marquez'in İstanbul Şehir Tiyatroları prodüksiyonu olarak 16. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali'nde de sahnelenen Kırmızı Pazartesi adlı romanından uyarlanan oyun, tiyatro sezonunda bir kez daha izleyiciyle buluştu. Macit Koper'in sahneye uyarlayıp, yönetmenliğini üstlendiği Kırmızı Pazartesi, kasaba meydanında bir cinayete kurban giden oyunun başkarakteri Santiago Nasar'ın ölümünün ardındaki sır perdesinin aralanmasının dramatik öyküsünü anlatır. Dramatik, çünkü Santiago Nasar, tamamen önyargıyla, suçsuz yere ve üstelik herkesin öldürüleceğini bildiği halde öldürülmüştür. Yönetmen Macit Koper, Marquez'in Kırmızı Pazartesi romanını yıllar önce okuduktan sonra iyi bir oyun çıkartılabileceğini düşünmüş. Uzun yıllar ertelediği projesini, geçtiğimiz yıl Hrant Dink'in öldürülmesinin ardından hızlandırmaya karar veren Koper, romanla günümüz gerçeklikleri arasında paralelliklere dikkati çekiyor: "Romanın tematik yapısı, bu ülkede yaşadığımız ruh haliyle de yakından ilgili... Güneydoğu'daki töre cinayetleri, benzer bir ruh halini yansıtıyor. Oyunda, bir kasabada evlenen bir genç kızın, düğün gecesi kız çıkmaması hali üzerinden gelişen olaylar anlatılır. Ve bu durum, bir cinayete neden olur. Buradaki temel yaklaşım, bu cinayetin işleyenler tarafından herkese anons edildiği halde, kimsenin bunu engelleyememesinde... Nasar ile Dink arasında tabii ki birebir eşlik kurmadık. Zaten Nasar cinayetinin işlenmesine neden olan güdü, bambaşka bir şey. Ama aynı baskıların, aynı önyargıların ve ruhsal durumun eşiğine bıraktığı iki cinayetten bahsedebiliriz belki...'' Oyunda anlatıcının rolü iki açıdan güç: Biri tek tek şahitleri bulup 20 yıl önceki olayı bize anlatırken onları da cinayetle yüzleştirmesi, diğeri ve daha insani olanı ise cinayete kendisinin de engel olamamasının getirdiği vicdani yük... Oyun, bireylerin vicdani sorgulamalarının toplum geneline yansımasının zayıf olmasının da kanıtı... Koper, "Vicdanı unuttuk mu?'' sorumuzu da şöyle yanıtlıyor: "Vicdan, toplumsal bir birikim olduğu kadar, öznel bir duyarlılık aynı zamanda. Vicdansız bir özne mümkün değil aslında, fakat yukarıda saydığımız her şey onun öne çıkmasını engelleyen unsurlardır. Vicdansız bir toplum değiliz biz, vicdanını öne çıkarması engellenen bir toplumuz.'' Macit Koper, sesini yükseltmeyen, tepkisiz toplumlarda tiyatronun etki ve gücünün de hâlâ geçerli olduğuna inanıyor: "Tiyatro, elbette sanat aracılığıyla bir toplumun vicdanıdır. Tiyatro da vicdan gibi asla öldürülemeyecek bir şeydir.'' Kırmızı Pazartesi'yi sahneye koyarken de teatral olmayan, teatral bir etki yaratma adına zor yolu seçtiklerini söylüyor: "Bildiğiniz gibi roman düz bir zaman çizgisi izlemiyor. Uyarlamada ben de aynı yolu izledim ve bu iş tiyatroda anlatım için oldukça belalı bir yol. Cesur davranmak ve bunun üstüne gitmek gerekiyordu, çalışma arkadaşlarımın da desteği ile, bunu yaptık. Tiyatro da genellikle gizlenmesi gereken şeyleri bile isteye öne çıkarmaktan çekinmedik.'' Sahne tasarımını Barış Dinçel'in yaptığı oyunda, anlatıcıyı Murat Garibağaoğlu üstlenmiş. Santiago Nasar rolünde ise Murat Coşkuner var. Kalabalık kadrolu oyunda ayrıca Burak Davutoğlu, Meriç Benlioğlu, Rozet Hubeş, Semah Tuğsel, Mahperi Mertoğlu, Çağlar Yiğitoğulları, Bahtiyar Engin, Yavuz Şeker gibi oyuncular da var. Kırmızı Pazartesi, 26-30 Kasım arasında Şehir Tiyatroları Ümraniye Sahnesi'nde sahnelenecek. (Tel: 0216 634 26 70)
Yayın tarihi: 23 Kasım 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/23/pz/haber,5CC999FDCDDF4256ADAB59026D634B81.html
Tüm hakları saklıdır.