'Efelenmenin' sözlük karşılığı kafa tutmak. Yani bir büyük güce diklenmek. Karşı tarafa bir nevi gözdağı vermek. Bu davranışı jest ve mimiklerle desteklemek iyi olur.
'Benim babam emniyet müdürü' veya
Seni mermi manyağı yaparım' gibi sözler de pozisyonu güçlendirebilir. Yani işin psikolojik harp tarafı da var. Toplumca efelenmeyi, tabii ki biraz korkuyla karışık efeleneni severiz 19. yüzyılda Ege bölgesinde zamanın büyük gücü Osmanlı'nın ayan zulmüne karşı dağa çıkan Çakırcalı Mehmet Efe, Atçalı Kel Mehmet hikâyeleri ile büyüdük. Efe türküleri sevilir. Ancak o günün koşullarında bir büyük güce
'efelenmek' daha kolaydı. Çünkü bu efelenme işi de bir nevi toplumsal mühendislik gibidir. Zamanlama önemlidir. Karşı taraf yerse! Yani pimi çekilmiş el bombası gibidir. Elinde patlarsa yandın.
Barut osuracakmış gibi ortaya çıkıp sonra tısss diye ses çıkarsa olmaz. Karizma çizilir.
KARİZMAYI ÇİZDİRDİ
Son örnek, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen. Rusya'nın Türk TIR'larına gümrük kapılarında zorluk çıkarması üzerine hemen efelendi':
'Bizi rahatsız edeni biz de rahatsız ederiz.' Bunun yöntemini de kısa süre sonra açıkladı
: 'Türkiye'ye gelen Rus ürünlerine kırmızı hat uygulanacak.' (Gümrüklere gelen ürünlerin belge esası ile değil, fiziki kontrol esası ile kontrolden geçirilmesini içeriyor)
İnsan bu durumda "Nasıl olacak?" diye soruyor. Çünkü; enerjide Rusya'ya bağımlılığımız çok net. Doğalgaz ithalatının üçte ikisinden, petrol ithalatının ise üçte birinden fazlası Rusya'dan. Bu kış doğalgazı kesseler kıçımız donar. Kıçımızı ısıtsak sanayi üretim yapamaz.
Çünkü; bir numaralı ticari ortağımız Rusya ile ikili ticaret hacmimiz 2007'de 28 milyar dolar; bu yıl 38 milyardan söz ediliyor.
Çünkü; turizm gelirlerimiz içinde Rus vatandaşları önemli bir yer tutuyor
. Çünkü; Moskova'nın Abhaz, Kürt gibi etnik konularda istediği zaman rol alma yeteneği var.
Ve sonuçta 'kırmızı hat', Tüzmen'i kıpkırmızı yaptı. Yanlış hesap Bakanlar Kurulu'ndan döndü.
KARADENİZ'DE BOĞULDU
Küreselleşen dünyada büyük güce karşı politika üretirken 'efelenmek' yerine birden fazla parametreyi hesaba katmak gerektiğini göremeyen Tüzmen,
'Küçük Saakaşvili' durumuna düştü! Allah'tan hükümet devreye girdi de Gürcistan durumuna düşmemiz önlendi. Olan Tüzmen'e oldu. O fit vücut, davudi ses karizmayı çizdirdi. İyi yüzücü, iyi dalgıç ama dünyanın değiştiğini, Karadeniz'in kaç kulaç olduğunu hesaplayamadı. Üstelik Tüzmen ortada silah külah işleri olmadığı için Saakaşvili gibi, Çakırcalı Mehmet Efe muamelesi de görmez. Kimse arkasından
"Selvim senden uzun yok/ Yaprağında düzüm yok/ Kamalı da zeybek vuruldu/ Yar fidan boylum/ Çakıcı'ya sözüm yok" diye türkü yakmaz. Olsa olsa
"Anne beni Kırkpınar'da kestiler/ Cepkenimi saz dalına astılar/ Anam babam benden umut kestiler" diye bir türkü çığırırlar.
DERS ÇIKARMAK LAZIM
Saakaşvili, Tüzmen olaylarından ders almak gerekiyor ama belirli çevrelerde fazla bir şey değişmiyor. Hatta sadece siyasete müdahale ile yetinmeyip, felsefeyi, toplumsal durumları düşman ilan eden paşalarımız var.
"Küresel güçler tarafından kurgulanan ve ülke içi medya, bazı akademik ve sermaye çevreleri ile sivil toplum örgütleri içine yuvalanan post-modern bir tabakanın oluşturduğu propaganda ve etki ağı; ulusal birlik, ulusal değerler ve güvenlik parametrelerinin zayıflatılması ve çözülmesi yönündeki gayretlerini sürdürmektedirler..." diye manifestolar hazırlamak yerine, post-modern dönemde çok fazla parametrenin, durumun olduğunu anlamaya çalışsalar hepimiz için daha hayırlı olacak. Artık kabul edelim post-modern dönemde efelik bitti.
Yayın tarihi: 7 Eylül 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/07/pz/haber,8838DD4AAF6743AF88DE68ED15AF6E84.html
Tüm hakları saklıdır.