kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
21 Ekim 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
NAZLI ILICAK

Ekren iş başında

Başbakan Tayyip Erdoğan, "Bazıları felâket tellâllığı yapıyor" diye yakındı ama, işin icabını yerine getirmeyi de ihmal etmedi. Ekonomik Koordinasyon Kurulu, Başbakan yardımcısı Nazım Ekren'in başkanlığında toplandı; özel sektörün tavsiyeleri dinlendi. Ekren'in belki en çok kullandığı kelime "güven" di. Başbakan yardımcısına göre, Türkiye, ABD ve Avrupa'ya kıyasla çok daha iyi bir konumdaydı. Her şeyden önce, kamu borç stokunun ve bütçe açığının Gayri Safi Milli Hasıla'ya oranı açısından Maastricht kriterlerine uygunluk sağlanmıştı; dolayısıyla kamu kesimi güçlenmişti. Finans sektörü de, bankaların sermaye yeterliliği, kredi kalitesi, düzenleme ve denetleme mekanizmasının etkili bir biçimde işleyişi sayesinde sağlam bir yapıya kavuşturulmuştu. Ayrıca, ihracat alanında Türkiye'nin sahip olduğu sektörel ve bölgesel farklılaşma, büyük işletmelerin yanı sıra küçük ve orta boy işletmelerin de mevcudiyeti, Türkiye'ye bir rekabet avantajı sağlıyordu.
Ekren, "Biz iyi durumdayız, yan gelip yatacağız" demedi elbette. Uluslararası krizi ciddiye aldıklarını söyledi. Kamu ve özel sektör arasında güven iklimini oluşturmak üzere diyaloga önem verdiklerini de kaydetmeyi unutmadı.
İyi ki, gazetecilerin soru sormalarına müsaade edilmedi. Çünkü, bu ciddi sunuştan gene bir polemik doğabilirdi. "Efendim siz böyle konuşuyorsunuz ama, üç gün önce başbakan felâket tellâllarından söz etmişti"; "TÜSİAD Başkanı Arzuhan Yalçındağ'ın yaklaşımını nasıl buluyorsunuz?" vs...
Bence gerek terör, gerek ekonomi açısından ayaküstü konuşmalara paydos demeliyiz. Çünkü, ayaküstü demeçlerden tedbir değil, sadece polemik doğuyor.