Küresel finans kriziyle birlikte
Türkiye çok farklı bir sıkıntı yaşayacak. Peki bu konjonktürde
Türkiye ne yapmalı?
* Vakit kaybetmeden
reel sektör ile
finans sektörü arasında bir
köprü oluşturmalı.
* Tüm sivil toplum kuruluşlarının içine alınacağı bir
"Kriz masası" kurulmalı.
* Merkez Bankası tıpkı ABD'de olduğu gibi çalışmalı!
Sakın yanlış anlamayın.
Merkez Bankası sorun olduğu için değil, sistemi sağlıklı çalıştırma adına devreye girmeli. Önce bankaların sermaye yapısını güçlendirmeli. Arkasından bankaların reel sektöre verdiği kredilerdeki kısıtlama oranını aşağı çekmeli. KOBİ'leri desteklemeli.
Çünkü
Türkiye üretmek zorunda. Büyümek için üretmeye ihtiyacı var. Ekonomisi KOBİ ağırlıklı.
Kabul edelim ki, daralan ekonomiler
etnik ve
dini bakımından
ayrılıkçı hareketleri tetikler.
Bu durum
Türkiye açısından sorun yaratır. Dünyanın jandarmalığına soyunan, istikrar adına birçok olaya siyasi ve askeri anlamda müdahale eden ülkelerin şu sıra ne nakitleri ne de vakitleri var!
Ancak ciddi bir stratejileri olduğu kesin. Birleşmiş Milletler'in 5 daimi ülkesi hep savaş ortamlarında büyüyor!
Diyelim ki; finans krizinin göbeğindeki ABD, İran'a bir operasyon yaptı. Ortalık birbirine girer. Ama 5.4 trilyon doların park ettiği Körfez sermayesi de bu durumda güvenli liman ABD'ye gider. Senaryolarla işim olmaz. Fakat bu konu göz ardı edilmeyecek kadar hassas!
Yayın tarihi: 14 Ekim 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/10/14//haber,26E4F34653174DB4851CE21C3E9DEA07.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.