Bugün en çok tartışılacak konu belli; Meclis'te dün gerçekleşen siyasi düellodan kim galip çıktı?
Veya internet sitelerine kimin karşısındaki
"haklı" noktası daha fazla tıklandı...
Tartışma bu çerçevenin etrafında dönüp dolaşacak.
Ancak, bunların ötesinde bir nokta var; siyaset geçen dönem olduğu gibi bu dönem de iki parti arasında sıkışıp kaldı...
Bunun ötesine de geçemiyor.
Daha ilerisi, yakın gelecekte Anayasa Mahkemesi'nin iki gerekçeli kararının açıklanmasıyla daha da daralacak.
Buna, 1 Ekim'de Meclis'in açılmasının hemen ardından başlayacak olan Sınır Ötesi Tezkeresi'ni; bütçe müzakere sürecini; TBMM Başkanı
Köksal Toptan'ın uzlaşma komisyonlarında ele almak istediği yasaları; AB uyum yasalarını; Ticaret ve Borçlar kanunlarını da ekleyin...
Üzerine bir de mart sonunda yapılacak yerel genel seçimi koyun...
Meclis daha açılmadan başlayan bu gerilimli süreç, yeni yasama döneminin nasıl bir ortamda gerçekleşeceğinin de göstergesi...
Yine de dünkü tartışmanın olumlu siyasi üslup ve düzeyde gerçekleşmesi, birçok kaybına rağmen siyaset açısından küçük bir umudun hâlâ var olduğunun da göstergesi...
MHP'nin bakışı Bundan sonrasında ne olacağına gelirsek...
Meclis kulisinde karşılaştığımız, bu tartışmaların da dışında kalmaya özen gösteren MHP'nin Ankara milletvekili
Deniz Bölükbaşı'nın sözleri her şeyi anlatmaya yetiyordu:
"Yakın tarihin en gerilimli siyasi dönemine hazır olun..." Bölükbaşı, bu gerilimli ortamı yumuşatmak için bir
"akil kişiye ihtiyaç" bulunduğu görüşünde.
Bölükbaşı, TBMM Başkanı ve Cumhurbaşkanı'nın
"arabulucu; kavgayı yatıştırıcı ve uzlaştırıcı" bir rol üstlenmelerinin zor olacağına inanıyor.
Bu durumda ne olacak?
Bölükbaşı'na göre yerel genel seçimlerin sonucu kesinleşene kadar bu gerilim devam edecek.
Bu yılı Anayasa Mahkemesi'nde açılan davalar ile geçiren Türk siyaseti, bu yasama dönemi de Meclis'te karşılıklı ithamlar ve sert tartışmalara teslim edecek.
Baykal'ın kiloları Öyle görülüyor CHP de muhalefetini sertleştirerek sürdürecek.
Nitekim dün Meclis'teki odasındaki sohbetimiz sırasında CHP lideri
Deniz Baykal da bunu açıkça belirtiyordu.
Baykal, Türk siyasetinin ilk kez bu kadar sağlam belgeli bir muhalefete tanıklık ettiğini belirterek söze başladı:
"Türk siyaseti bugüne kadar böyle bir döneme tanıklık etmedi. Yani muhalefetteki bir partinin, arkadaşımız Kılıçdaroğlu'nun yaptığı gibi bilgi ve belgeli bir şekilde iktidar partisinden önemli bir ismi suçlamasına tanıklık etmedi. Ama bundan sonra edecek..." Anlaşılıyor ki Baykal da yerel genel seçim propaganda sürecini bu zemin üzerine oturtacak.
Yani,
"yolsuzluk ve nüfuz ticareti" çatlağı üzerine çalışacak...
Şaban Dişli'nin AK Parti yönetiminden istifasının ardından, RTÜK Başkanı
Aykut Zahid Akman'ın istifası da gelirse bunu da CHP'nin kazanç hanesine ekleyecek.
Hatta bazı siyasi ve bürokratlara dönük yeni belgeler de ortaya çıkaracak...
Baykal dünkü konuşmamızda bu yönde de sinyaller verdi.
Hatta yeni dönem mücadelesi için hazırlık da yapmış, epey kilo verip forma girmiş.
Kilo vermesinin gerekçesini sorduğumda partili arkadaşlarını işaret ederek, biraz da anlamlı bir üslupla şu yanıtı verdi:
"Kendimi kimseye beğendiremiyordum, onun için fazlalıkları attım; dilerim şimdi beğenirler..." NOT: Türk basını bugün bir şövalyesini daha;
Kazım (Kanat) abiyi Hak yolunda uğurlayacak. Yolu açık, mezarı ışık dolu olsun.
Başımız sağ olsun.
Yayın tarihi: 26 Eylül 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/26//sarikaya.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.