- Siz kimsiniz aslında Özgür Uçkan? - Ö.U: Felsefeyle başladım, üstüne ekonomi ve uluslararası ilişkiler... Paris'teyken etkinlik yönetimi ve konser organizasyonları gibi işlere de bulaştım. O da beni pazarlama, reklamcılık gibi noktalara götürdü. Türkiye'ye döndüğümde etkinlik yönetimi sektörü daha yeni kuruluyordu, o yüzden bana hala bu işin duayenlerinden derler.
- Etkinlik yönetimi nedir? - Ö.U: Mesela Habitat'ın kapanış törenini yaptım. Ya da Boğaz Köprüsü'nün ışıklandırılması, Olimpiyat törenleri gibi geniş bütçeli işleri kapsıyor.
- Önemli isimlere danışmanlık da yapmışsınız? - Ö.U: Abdüllatif Şener, Erkan Mumcu, Hasan Celal Güzel gibi isimlere danışmanlık yaptım. Hâlâ Eczacıbaşı Holding ve Türkiye Bilim Vakfı'nın danışmanıyım, Türkiye İhracatçılar Meclisi'nde Oğuz Satıcı ile çalıyoruz. Uzun yıllar Siemens Türkiye'nin danışmanlığını yaptım. Arada Ahmet Hamoğlu, Adnan Polat gibi tuhaf danışmanlıklarım da olmadı değil!
- Eşinizin yazdıkları yazılara iş çevrenizden tepki geliyor mu peki? - Ö.U: Bazen kıskançlık yaratıyor çünkü benim daha renkli bir hayatım var gibi görünüyor, özellikle ekonomistlere göre. Eşleri İlhan'ı tanıyor hemen. - İ.U: Benden uzak tutuyorlar karılarını. (Gülüyor)
- Sizi bir araya getiren şey neydi? - İ.U: İlginçtir, bir hafta içinde üç ayrı arkadaşım Özgür'le tanıştırmak istedi! Hepsi de aynı şeyi söyledi, "Oyun teorisiyle ilgileniyor, acayip iyi anlaşacaksınız." Bir akşam beni çağırdıklarında "Hiç kırıtacak halim yok," deyip gitmemiştim. İkinci gün Roxy'ye çağırdılar. Arkadaşımın önünde kıvırcık, kısa boylu, çirkin bir adam vardı, "Allah kahretsin, bu mudur." dedim. Sonra Özgür'ü çekti kenardan arkadaşım, ilk lafım "Aaa güzelmiş," oldu. O gecenin sonunda, "Bana gidelim mi," dedim.
- Bir dakika! Böyle taktiksel yaşayan, oyunlar yapan kadın nasıl ilk gecede adamı eve atıyor? - İ.U: Belki bir geceliğine atmıştım! (Gülüyor)
- Yani one night stand olarak mı başladı? - İ.U: Neden olmasın! Ama hiçbir zaman bunu yapamadım, öyle kalmadı yani. O kendisini övmeye başladı, beni cezbetmeye çalıştı. "Bir dakika, ben ne yaptım şimdiye kadar?" dedim. Kadın karşı çıkıyor bir şeye, ağzı açık dinlemiyor, şaşırdı. O kadar eğlenceliydi, o kadar durmadan konuşuyorduk ki, üç gün konuştuk, tabii üç gün de seviştik.
- Kaç yıldır birliktesiniz? - İ.U: 13 yıl.
- Karınız kalkıyor, Erkekleri Kullanma Kılavuzu diye bir kitap yazıyor. Söyler misiniz hiç korkmuyor musunuz bu kadınla aynı evde yaşamaktan? - Ö.U: Hayır! Kitabın adı mesela çok hoşuma gitti, son derece ilginç bir sembolizm. - İ.U: Sürekli olarak Özgür'e, "Peki sizi de mi kullanıyor?" diye soruyorlardı...
Yayın tarihi: 21 Eylül 2008, Pazar Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/21/pz/haber,EDDC859F68E24992ADD7864FF2CBD82E.html Tüm hakları saklıdır.