kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
21 Eylül 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat

Dingo'nun ahırında olsa o ameliyatı yapardım...

SONAT BAHAR
20.09.2008
14 yaşında, kalbinden bıçaklanan hastayı ameliyat eden Dr. Salim Atalay hayat kurtaran bir kahraman mı, laubali, özensiz, şöhret meraklısı bir cerrah mıydı? Tartışılan ameliyatı, ameliyat masasına yatırdık..
İLİŞKİLİ HABERLER
Dingo'nun ahırında olsa o ameliyatı yapardım...
Afyon'a bağlı, Bolvadin Dr. Halil İbrahim Özsoy Devlet Hastanesi ameliyathanesinde cep telefonuyla çekilen görüntüler şöyle: Ameliyat masasında kalbinden bıçaklanan 14 yaşındaki Osman Tokuş ölümün kıyısında. Hastayı ameliyat eden pala bıyıklı genel cerrah Salim Atalay elinde neşteri, neşe içinde bir yandan kameraya poz veriyor, bir yandan Osman'a müdahale ediyor. Bu sırada arka fondan ameliyathane sorumlusu anestezi uzmanı Sabiha Oğuz'un şen kahkahaları yükseliyor.
Ameliyat ekibinden bazı kişiler sivil giyimli, üzerlerine ameliyat önlüğü giymeye bile zahmet etmemişler. Cep telefonuyla yaşananları görüntüleyen hastane personeli ise esprileriyle Cem Yılmaz'ı aratmıyor. Kameraman personel, "Hocam bırakın hastayı gönderelim yoğun bakım ünitemiz yok," diyecek kadar patavatsız.
Üç dakikaya sığan cep telefonu görüntüsünden yansıyan tablo bu denli vahim ama yine de gözden kaçan bir şeyler var... İzleyenin aklına takılan, içinde şüphe uyandıran 'Bu kadarı da olmaz' dedirten bir his bu. Biz bu hisle yola çıktık, gerçekten neler olduğunu öğrenmek için Bolvadin'e gittik.
Eski, duvarları kırık dökük, boş ve izbe bir hastanenin bahçesindeyiz.. Tam da ekranlara yansıyanın yaşanabileceği bir yer diye geçiyor aklımdan. Çünkü galoşsuz, maskesiz, sivil kıyafetlerle ameliyat yapılan bir ameliyathanenin olsa olsa ihmal edilmiş bir ilçe hastanesinde yer alacağını düşünüyorum.
Ama çok geçmeden yanlış adreste olduğumuzu anlıyorum, Dr. Halil İbrahim Özsoy Devlet Hastanesi altı ay önce yeni yerine taşınmış.
Doğru adrese ulaştığımızda küçük bir şok yaşıyorum. Son derece modern, devlet hastanesinden çok, özel bir hastaneyi andıran, koridorlarında plazma TV'lerin yer aldığı, kapıda özel güvenliği olan bir hastane var karşımda. Hastane konusundaki şaşkınlığımı Dr. Salim Atalay'la karşılaşınca yaşamıyorum, çünkü tıpkı görüntülere yansıdığı gibi 'naif' bir yanı var. Heyecanla elindeki Afyon Cezaevi'nden gelmiş tebrik mektubunu gösteriyor, bu sırada arkasında 1974 İstanbul Tıp Fakültesi mezunlarının gönderdiği dev çelenk dikkatimi çekiyor, üzerinde: 'Seninle gurur duyuyoruz,' yazıyor. Anlaşılan Salim Hoca'yı destekleyenler de var...

AŞIRI SEVİNÇ, AŞIRI TEPKİ...
Dr. Salim Atalay son derece samimi, komik, halktan biri. Önündeki bilgisayara kalbin görüntülerini hazırlamış, bana bir tıp öğrencisiymişim gibi özenle olayın detaylarını anlatıyor. Teknik detaydan biraz sıkıldığımı hissedince sadede geliyor ve yaşadıklarını 'aşırı sevinç nedeniyle ortaya çıkan aşırı tepki' olarak yorumluyor.
Atalay kendine özgü üslubu ve şivesiyle olay gününü şöyle anlatıyor: "İftar yapıyordum, 'Abi yetiş, göğsünden bıçaklanmış bir genç geldi,' diye aradılar, bir baktım bizim Osman, ben bu aileden üç kişiyi daha ameliyat ettim." Bu cümleden de anlaşıldığı gibi Dr. Salim Atalay, 20 senedir bölgeye hizmet eden, çoluk çocuk herkesi tanıyan, herkesin tanıdığı, Bolvadinli Salim Abi.
Dr. Atalay acil serviste kalbi duran Osman Tokuş'a yüzde 1 yaşama şansı veriyor ama yine de risk alarak branşı olmadığı halde kalp ameliyatını gerçekleştirmek için aileden izin istiyor.
Çünkü Afyon Devlet Hastanesi'nde görevli bir kalp cerrahı yok. Bu cesaretin altında geçmişten gelen bir tecrübe var aslında.
Atalay gençliğinde uzun süre Sakarya'da çalıştığını söylüyor: "Ben bir ara Adapazarı'nda çalıştım, biliyorsunuz orası mafyanın infaz bölgesi, bu yüzden kurşunlanan, bıçaklananlar gelirdi. Orada çok tecrübe edindim," diyor.
Geçmiş tecrübeler, olayın aciliyetiyle harmanlanınca kalbi duran genç, kalp masajı eşliğinde ikinci kattaki ameliyathaneye alınıyor. Bu sırada kimse ne galoşu, ne de ameliyat önlüğünü düşünecek durumda. Dr. Salim Bey o anı şöyle özetliyor: "Hepimiz kot tişörtleyiz, orada grand tuvalet giyinmeye vakit yok.
Böyle bir hastayı dışarıda görsem, ben onu orada bıçakla keser, kalbine ulaşırım.
Ahırda görsem ameliyat ederim," diyor.

YAPILAN, AÇIK KALP AMELİYATI DEĞİL

Tam da bu noktada bir televizyon programında Dr. Salim Atalay ve ekibinin operasyon yaptığı yerin 'Dingo'nun Ahırı' olarak tanımlandığını hatırlıyorum. Oysa ki hastanenin ameliyathanesi son derece modern. Ameliyathaneden içeri şifreyle girilebiliyor, sterilizasyon kurallarına son derece dikkat ediliyor, en azından biz oradayken... Yine televizyon programlarından birinde operasyondan 'açık kalp ameliyatı' diye söz edildiği aklıma geliyor.
"Hocam bu açık kalp ameliyatı mı?" diyorum, kızıyor: "Olur mu ya, bu kalbe direkt müdahale, bizim cep telefonuyla çekim yapan personelin uydurması, ameliyat sırasında 'Yılların eskitemediği Cerrah Salim Atalay açık kalp ameliyatı yapıyor,' diye anons yapıyor, görüntüler yayınlanınca herkes bunu açık kalp ameliyatı sandı." Anlıyorum ki aslında ortada açık kalp ameliyatı falan yok, kalbi duran bir genci hayata döndürebilmek için zamanla yarışan bir ekip var. Haliyle ameliyathanenin sterilizasyon kuralları ihmal edilmiş.

PERSONEL, OLAYI ABARTTI

Arkadaşı tarafından kalbinden bıçaklanan Osman Tokuş'un duran kalbini yeniden çalıştırmak için riski göze alan Salim Atalay, branşı olmamasına rağmen ameliyattan alnının akıyla çıkıyor. Ama film de bu noktada kopuyor. Hastayı hayata döndürmenin sevinciyle olan oluyor ve Türkiye'nin konuştuğu ameliyat görüntülerini çekmek için Başhekim Yardımcısı 'motor' diyor. Atalay talihsiz anları şöyle anlatıyor: "Ben dışarıdaki arkadaşlardan telefon isteyip, Afyon'daki kalp profesörüyle bağlantı yaptım. Tıbbi yardım aldım. Sonra bunun bir hatırasını çekelim diye arkadaşlara cep telefonuyla ameliyatın bitişini çekmelerini söyledim." Yani Salim Atalay hem filmini hem kendi ipini çekiyor. Görüntüleri cep telefonuna kaydettirmekle yetinmeyen Atalay, bunları bir de İhlas Haber Ajansı muhabirine verince gündeme şak diye oturuyor. Pakize Suda'dan Deniz Seki'ye, kalp cerrahlarından anchorman'lere herkes yorum yapıp duruyor. Aslında o üç dakikalık görüntü basına yansıyıncaya kadar ortada bir sorun yok. Görüntüler yayınlanana kadar Salim Atalay, bakanlık tarafından ödüllendirilmek istenen başarılı bir hekim, ekip ise bu başarının arkasındaki gizli kahramanlar. "Sevindik, çektik," diyen Atalay, en çok işi cıvıtan personeline kızıyor: "Başhekim yardımcısı Murat Bey çekerken personel geldi, nereden geldi, nasıl geldiyse o arkadaş da çekmeye başladı ama olayı abarttı. O Cem Yılmaz'ı geçti. Çok samimi, şakacı bir personel. Ama basın bizim anamızı belledi." Salim Atalay'ın görüntüleri basına sızdırmasının ardında, yapılan işin duyurulma isteğinin yattığı kesin.
Ama elbette işin bu noktalara ulaşacağını kendisi bile tahmin edememiş. Afyon İl Sağlık Müdürü Hasan Hüsnü Eren de olayın iki boyutu olduğuna dikkat çekiyor: "Basında bu görüntüler yayınlanmadan önce, ameliyatın hemen ardından tüm ameliyat ekibi hastanenin başhekimi tarafından takdirnameyle ödüllendirildi. Ben de ödüllendirilmesi gerektiğini düşünüyorum zaten. Ameliyathanenin işleyişinde bir problem varsa bunun cezası da verilecek.
Ama ikisinin birbirini gölgelememesi gerekiyor." Atalay, hakkında söylenenlere kızıyor, en çok da altı ay önce açılışı yapılan hastanenin böyle tanıtılmış olmasına üzülüyor. Sonuçta Atalay öz eleştiriyi de ihmal etmiyor: "Olay niye büyüdü biliyor musun, personelin cıvıtmasından, benim mizacımdan. Bir gırgırı insanlar gerçek zannetti. Orada diyor ki, 'Yılların eskitemediği cerrah', oğlum herkes beni biliyor 25 senelik cerrahım bunu demeye gerek yok. Maksadını aştı."
Haberin fotoğrafları