Pazar notları
Hiç eskimeyen, her seferinde ilk kez görülüyormuş etkisi yaratan manzara: Boğaz girişi, Haliç ve Sarayburnu'nun Boğaziçi Köprüsü'nden görünüşü.
Önümdeki kamyon bütün araçları trafik kurallarına aldırmaksızın hızla solluyor. Böyle durumlarda kızgınlıkla kendi kendime söylenir dururum ya, şimdi gülümsüyorum. Çünkü kamyonun arkasında şöyle yazıyor: "Beni takip etme, kayboldum." Az sonra da garip bir hüzün basıyor içime.
En tehlikeli saflık... Tembelleri barışsever, güçsüz işkencecileri iyi insan, korkak hainleri sadık yoldaş sanmak!
Modern hayat iyi insan olmanın yollarını tıkamak için elinden geleni ardına koymuyor. Geriye bir tek şu kalıyor. İyi insanlar değiliz artık ama iyiliğ e inanıyoruz. Bir efsaneye inanır gibi...
İyilik... Levinas'ın dediği gibi "çağrıya yanıt vermektir iyilik. Ben buradayım, demektir." Oysa şimdi çocuklara "kulaklarını tıka, yoluna git" diye öğütleniyor.
Evlilik ve aşk... Birbirleriyle uyuşmazlar ama birbirlerinin yerine geçebilirler. Aşk bir hikâyedir. Evlilik ise proje.
Bazıları "bize bizden başka dost yok" demeyi sever. Bundan da garip bir gurur çıkartırlar kendilerine. Oysa bu laf somut ve kalıcı bir gerçeği anlatıyorsa üzülünecek bir şeydir. Çünkü böyle bir gerçek bizim güvensizliğimizi olduğu kadar bize karşı güvensizliği de ifade e der. Hem insan (ya da bir toplum) sormaz mı hiç kendine: Yoksa ben dost olunmayacak biri miyim?
Gün boyunca kısa mesaj sinyali vermeyen bir cep telefonu... Koyu bir terk edilmişlik hissi! Hiç sıradan olmayan ve tümüyle günümüze özgü bir yalnızlık!
Gerçek şu ki, "biz bizelik" akrabalık gibidir. Seçilmemiş yakınlıktır. Hatta tam da bu yüzden biz bize "dost" olamayız, ancak severek ya da sevmeyerek katlanırız.
Sağlıklı yaşam arayışı bir ideolojiye ve disipline döndükçe çığırından çıkıyor. Huzurlu, sağlıklı ve nitelikli bir ömür sürdürme arayışımız bedenimizle kavgaya dönüştü. Oysa bu savaş asla kazanılamaz. Çünkü beden, hayatta kalmanın "doğal" düşmanıdır.
Uzak durmak: Kalabalığın orta yerinde ıssızlığı yaşamak; kentte yaşarken dudaklarını çölün tuzuyla yakmak, gürültü içinde sessizliği dinlemek...
Mesafe koymak: Oruç!
Pazar notları hakkında not: İki not defterim var. Birisi okuduklarımdan alıntılarla, diğeri bazısı gündelik, birçoğu düşünsel-entelektüel serüvenimin bir parçası olan notlarımla dolu! Yaklaşık bir buçuk yıl önce Pazar günleri Vatan gazetesindeki köşemi ikinci defterden seçtiklerime ayırmaya başlamıştım. Şimdi Sabah'ta da aynı şekilde devam edeceğim. Ama buradaki ilk pazar günüme yeni düşülmüş notlarla eskilerin bir karışımını yaparak başlamayı tercih ettim.
Yayın tarihi: 21 Eylül 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/21//babaoglu.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.