kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
12 Eylül 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ABDURRAHMAN YILDIRIM

Dünkü çöküşte madalyonun öteki yüzü

Küresel piyasalarda yeni bir kötüleşme dalgası yaşanıyor. Durgunluk ya da resesyon korkusu yanında petrol ve emtia fiyatlarındaki gerilemeden etkilenecek ülkeler ve şirketlerin hisseleri değer kaybediyor. Borsalar arasında düşüşün başını Rusya'nın çekmesi de Türkiye'yi bu dalgadan en olumsuz etkilenen ülkeler arasına sokuyor.

Çifte etki
Rusya ve Çin borsaları yüzde 3 düzeyinde gerilerken Türkiye borsası yüzde 5 düştü. Rusya'da zarar yazan uluslararası yatırımcıların dönüp Türkiye'de satışa yönelmeleri gerçeğini bir kez daha yaşadık ve bu durum piyasaların kaybını katmerleştirdi. Sadece borsadaki büyük kayıp değil doların lira karşısındaki değeri de 1.22 düzeyinden 1.27'ye kadar yükseldi. Faiz oranları yeniden yüzde 19'u geçti. Merkez Bankası'nın enflasyondaki düşüşe paralel olarak faizleri indirebileceğini açıklamasına rağmen bu yükseliş gerçekleşiyor. Bu da Türkiye piyasasının da Rusya ile birlikte hassaslıkta başı çektiğini ve çifte etki yaşadığını gösteriyor.

Olması gereken mi?
Dünya piyasalarında aslında olması gereken oluyor. Durgunluğun eşiğine gelen küresel krizin kaynağı ABD'de, hisse senetlerinin ortama kaybı ancak yüzde 25'i bulmuş. Halbuki geçmiş resesyon dönemlerinde borsaların değer kaybı yüzde 40'a kadar varmış. Üstelik yaşanan bu krizin 1929 Buhranı'ndan sonraki en büyük ve en derin kriz olduğundan şüpheleniliyor, korkuluyor. Dolayısıyla borsada hisse senedi fiyatlarının henüz yüzde 25 kadar düşebilmesi, hele ki krizi tetikleyen ABD emlak sektöründeki fiyat düşüşlerinin son bir yılda ancak yüzde 16'yı bulması, daha alınacak yolun bulunduğuna işaret. Varlık fiyatlarının henüz dip yapmadığı düşüncesi de, bizzat alıcıların ortaya çıkmamasına yol açıyor. Çünkü alanlar en azından belli bir süre kaybı göze almak durumundalar. Ama varlık fiyatlarında dibe vurulduğuna inanılırsa, "Bundan sonra kayıp yok, olsa olsa kazanç var" güveniyle alıcıları harekete geçirebilir.

Dibe yaklaşıyoruz
Buradan hareketle ABD'nin dev mortgage sağlayıcısı bankalarının kurtarılmasından sonra dünyanın dördüncü büyük yatırım bankası Lehman Brothers'ın durumu da dünkü hisse senedi fiyatı çöküşüyle iyice sona yaklaştı. Şu veya bu şekilde Lehman Brothers sorunu ortadan kalkacak. Devamında finansal sistemde sorun yaratacak başka banka varsa o da çözülecek. Yani neresinden bakılırsa bakılsın piyasa hareketleriyle sorun büyüyor ve çözümü de beraberinde geliyor. Finansal sistemde geriye kalan sorunlu banka varsa da, çözülecek. Dolayısıyla yaşanan kriz hızlanmış oluyor ve dibin görülmesi giderek kolaylaşıyor veya yaklaşıyor.
Evet dün özellikle yurt içi piyasalar kabus gibi bir gün yaşadı. Ama madalyonun öteki yüzünde de en kötünün bir an önce yaşanmasını getirecek ve ardından toparlanmanın yolunu açacak bir kulvarda ilerlediğimiz gerçeği var.

Sonuç
"Problemin
ana kaynağı, çözümlerdir."
Eric Severeid