Hani şu SABAH gazetesinin üçüncü sayfasında yazan keçi sakallı bir şişko var ya, o söylemişti... Bir mahalle takımı olan Ermenistan'ı 8-0 yenmemiz gerekirken ancak 2-0 yenebildik, bu oyunla çarşamba akşamı bizi bozgun bekliyor demişti...
Şişko yanıldı. Bozguna uğramadık. Şapşal bir Belçikalı ceza sahası içinde
voleybol oynamaya kalkınca, beraberliği güç bela kurtardık.
Emre o penaltıyı kaçırsaydı Hıncal ağabeyin ne yazacağını da merak ederim doğrusu...
Her neyse. Umarım şişkonun dediği gibi bu rezillik aklımızı başımıza toplamamıza yol açar.
İspanya birinci olur, biz ikincilik için Belçika'yla çekişiriz, demiştim. Düzeltiyorum: İspanya birinci olur, Belçika ile Bosna-Hersek ikincilik için çekişirler...
Ya biz ne mi oluruz?
Bana ne soruyorsunuz hemşerim, başınızda koskoca imparator var, ayda üç yüz elli bin lira mı ne alacakmış, ona sorunuz!
Fakat bana sorarsanız, başarısızlık, bu kez yedek kulübesinde Atatürk posteri bulunmamasından kaynaklandı.
Çünkü Avrupa Kupası'nda koyuyorlardı posteri, çocukların da ona bakıp milli hisleri kabarıyordu, bu gazla kazanıyorlardı maçı... (
Almanya maçını kazanamadılar ama zarar yok.)
Böyle yazmışlardı... Hükümetle görülecek küçük bir hesapları vardı ya, maksat gıcıklık olsundu... Atatürkçülük edilmesi gerekiyordu! Atatürkçülük, yani çağdaş uygarlık düzeyi ve bilimin önderliği, ancak
"üfürükçülükle" sağlanabilirdi!
Dalga geçtim, kızdılar.
Çamur atmak için lafımı çarpıttılar: Sanki ben orada Atatürk resminin bulunmasına karşıydım! Yani bu demektir ki, Atatürk'e de karşıydım! (Bana
"Atatürk düşmanı" diye iftira eden teresler onlara ilham vermişti.)
Atatürk'ün
"suretinden medet ummayı" eleştirmek
"hükümet yanlısı olmak" sayılıyordu...
"İsteyen Marylin Monroe posteri koyar, sana ne?" dediler.
Yok, onunla maç kazanamayız, o ancak Lefter'le Turgay'a
"hitap" eder, hadi Britney Spears olsa tamam da... (Naomi Campbell koyun, vallahi ben de çıkar oynarım! Dört dakika sonra düşer kalırım ama zarar yok.)
Kimileri de Atatürk posterinin yedek kulübesinde ayak altında dolanmasına, yere dayanmasına bozulmuşlardı... Kur'anı Kerim gibi bel hizasından yukarıda tutulması gerekirmiş!
Bu kafayla devam etsinler...
Belki hem şampiyon oluruz hem de hükümet devrilir!
Atatürk posterini getirip başbakanlığın kapısına dayasınlar,
Recep Tayyip Erdoğan onu görünce çarpılsın, ağzı bir yana burnu bir yana gitsin.
Ardından Aydın Doğan'ın vesikalık resmini gösterelim, artık hiç iflah olmasın, ne de olsa Atatürkçü adam. Hem de kağıtçı.
Eh, bana da Zafer Mutlu'nun fotoğrafını gösterirsiniz, tansiyonum fırlar, benden de kurtulursunuz!
Yayın tarihi: 12 Eylül 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/12//ardic.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.