Konu geçen hafta yapılan açıklama ve verilerle gündeme geldi. Önce İSO ikinci 500 büyük sanayi kuruluşunun 2007 yılında kârını artırdığını, bunu da kur düşüşünden sağladığını açıkladı.
İSO Başkanı Tanıl Küçük "Olası bir kur artışında reel sektör ciddi bir risk taşıyor" dedi.
Ardından, Merkez Bankası finansal kesim dışındaki firmaların döviz varlık ve yükümlülüklerini açıkladı. Dün biz de bunu
"Bir çeyrekte 13 milyar dolarlık açık pozisyon" başlığıyla irdeledik. 2008'in ilk çeyreği itibarıyla reel kesim şirketlerinin dövizdeki net pozisyonu 73.7 milyar dolara çıktı. Bu rakam 2003 yılında 19.7 milyar dolardı. Aradan geçen 4 yıl ve bir çeyreklik dönemde yüzde 273 düzeyinde artmış. 2001 yılındaki krize bankalar 17 milyar dolarlık açık pozisyonla girdiklerinden dolayı battılar. Şimdiki büyüklük bunun dört katı ve reel sektörde.
-
Yabancılara geçer- Reel sektörün yurtdışından doğrudan borçlanmasının 120 milyar doları bulduğuna ve bunun kur riski yarattığına işaret eden
BDDK Başkanı Tevfik Bilgin de,
"Bu borçlanmalarda şirketlerin yurtdışında ne gibi teminatlar verdiği bilinmiyor. Acaba teminat olarak sahibi oldukları varlıkları ipotek verdilerse ya da 2030 yılda büyük zorluklarla bugüne getirdikleri işletmelerin hisse senetlerini rehin vermişlerse ve bunlarda bir parazit olduğunda reel sektörümüzün bir kısmı hiç bilmediğimiz yabancıların eline geçebilir mi?" dedi.
Konuyu
Erdal Sağlam ve
Osman Ulagay köşelerine taşıdı. Hatta Ulagay, sanayiciden kur riskini vurgulayanların yanında mevcut durumun devamını isteyenlerin varlığına da işaret ederek
"Var mı bu muammayı çözecek olan?" diye sordu.
-
Ortama uyanlar- Benim rakamlardan gördüğüm durum iş dünyasının bir kesimi
"lira değerli kalır, kur böyle gider" durumunu benimsemiş. Buna göre düzenini kurmuş, pozisyonunu almış. Dövizle borçlanmış. Yatırımını ve üretimini böylece finanse etmiş. İkinci 500 büyük sanayi şirketi, ki bunların hemen hemen tümü KOBİ ölçeğinde, bu yolu izlemiş ve kazanç yazmış. Ne kadar süreyle? 2003'ten beri bu hareket devam ediyor. Reel kesim şirketlerinin açık pozisyonu büyüyor. Maliyetlerini döviz bazına indirenler de var.
-
Ortama direnenler- "Lira değerli, kur böyle gitmez" diyenler de, ihtiyatlı davranmış. Kur riski almamaya özen göstermiş. Dolayısıyla son 4-5 yıldır da liranın değerlenmesinden dolayı zarar ediyorlar veya kârları azalıyor. İsyan da bu kesimden geliyor.
Denilebilir ki, iş dünyası üçe ayrılmış. Biri bankalar ve finans kesimi. 2002 yılında zamanın BDDK ve Merkez Bankası başkanlarının uyarılarını ciddiye alarak, hatta kurallar böyle olduğu ve denetlendikleri için de, kur riski üstlenmemişler. Reel kesim şirketlerinin bir bölümü kur riski almış. Bunun miktarını da Merkez Bankası 73 milyar dolar hesaplamış. Yüksek bir rakam.
Reel kesimin başka bir bölümü de düşen kurların veya değeri artan TL'nin altında eziliyor.
-
Devalüasyon kime yarar?- Bir gün gelip de kur riski gerçekleşirse, durum tersine dönecek mi? Yani
son yıllarda kur riski alıp kazanç sağlayanlar, devalüasyonla birlikte kaybedecekler mi? Evet kaybedecekler. Risk almayan reel şirketler kazanacak mı? Hayatta kalacakları ve sahiplik değiştirmeyecekleri söylenebilir. Ama devalüasyonla iş ortamının ve güvenin bozulması onları da etkileyecek.
Açık pozisyon taşımayan bankalar kur riski gerçekleştiğinde kaybedecekler. Çünkü kur riski üstlenen reel sektör şirketleri zora düşeceğinden krediler geri dönmeyecek. Geri dönmeyecek kredilerden dolayı bankalar da kur riskinden zarar görecek.
-
Benim muammam- Bu tablodan kur riskini alanlar bunun kârını önceden elde ediyor. Ancak risk gerçekleştiğinde en büyük zararı kendileri görmelerine rağmen kur riski almayanlara da ciddi maliyetler yüklüyorlar. Bir yerde
kur riski alanların kârı kendilerine, zararı bütün ekonomiye yükleniyor. Devalüasyon olduğunda kur riski alan da almayan da zarar görüyor. Bu durumda zamanında kur riskini almak ve kâr elde etmek en rasyonel davranış tarzı gibi. Yoksa reel sektör şirketlerinin de tıpkı bankalar gibi, düzenlenmesi ve denetlenmesi mi gerekiyor? Bu da benim muammam.
- Sonuç- "İyimserler uçağı icat etti, kötümserler paraşütü." La Erdi
Yayın tarihi: 2 Eylül 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/02//haber,14687D7E99F24E44A09F5C2A39521C4C.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.