kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
11 Eylül 2008, Perşembe
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

TÜİK'in açlık sınırı, ölüm sınırı

Giriş Saati : 11.09.2008 15:20
Güncelleme : 11.09.2008 17:10
Yeni Haber
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkan Vekili Ömer Toprak, açlık sınırının, bir ailenin ya da bir kişinin, bir ay boyunca fiziki varlığını sürdürebilmesi için, gereken minimum gıdanın tutarı olduğunu belirterek, ''Geçinmekten, refah düzeyinden bahsetmiyoruz. Amiyane tabiriyle, acından ölmemekten bahsediyoruz'' dedi.

Toprak, özellikle memur maaşlarıyla ilgili toplu görüşmelerde farklı yorumlara neden olan açlık sınırı rakamıyla ilgili yaptığı açıklamada, söz konusu rakamların çok yanlış kullanıldığını kaydederek, bu kavramların tamamen teknik kavramlar olduğunu, uluslararası standartlarda ve uluslararası tanıma sahip kavramlar olduğunu söyledi.

Açlık sınırının TÜİK tarafından hesaplanma yöntemine açıklık getiren Toprak, TÜİK tarafından yıl boyunca ''Hane Halkı Bütçe Araştırması'' yapıldığını söyledi.

Toprak, bir yıl boyunca hanelere gidilerek, aylık olarak ne tüketildiğinin madde madde belirlendiğini, tüketilen maddelere ne kadar para ödendiğinin de tespit edildiğini ve yıl sonunda Türkiye'deki bütün hanelerin tüketimini içeren ortak tüketim sepetinin, bütün hanelerin bileşkesinden oluşturulduğunu anlattı.

Bu sepetin, aynı zamanda enflasyon hesaplamalarında da kullanılan sepet olduğuna işaret eden Toprak, hanelerin tüketimlerine göre, en az tüketenden, en fazla tüketene doğru sıralandığını ve bunun da yüzde 10'luk dilimlere bölündüğünü anlattı ve şöyle devam etti:
''Mantık olarak, ilk yüzde 10 en yoksul olan, en mahrum olan kesimdir. En düşük tüketime sahip insanlardır. Biz o grubu almıyoruz, onun bir üstündeki grubun tüketim sepetini alıyoruz ve onun maliyetini hesaplıyoruz. En alttaki grup zaten çok mahrum, zaten sepeti çok daha düşük ürünlerden oluşacak, onu değil, bir üsttekini fiyatlıyoruz. Açlık sınırını, Dünya Bankası tarafından benimsenen metodolojiye göre, 2 bin 100 kalori üzerinden fiyatlandırmayla hesaplıyoruz. Bunu, metodoloji söylediği için bu şekilde yapıyoruz. Yani TÜİK olarak, biz böyle yapıyoruz değil.

Dolayısıyla biz makro istatistik üretiyoruz, makro gösterge üretiyoruz. Yoksulluk bunlardan biridir, gelir dağılımı bunlardan biridir, milli gelir rakamları bunlardan biridir, enflasyon rakamları bunlardan biridir.''

''TARİFLER KARIŞIYOR''

Toprak, yoksulluk sınırında da tariflerin karıştığını ifade ederek, rakamların gündelik hayatın rakamları değil, mahrumiyet rakamları olduğunu söyledi. Ömer Toprak, tariflerde de dikkat etmek ve metodolojiden sapmamak gerektiğine dikkat çekti.

Açlık sınırı kavramının çok yanlış şekillerde kullanıldığını ve sendikaların söz konusu rakamı memur maaş artışları için de kullanması nedeniyle rakamın çok farklı yerlere çekildiğini hatırlatan Toprak, kendilerinin, kurum olarak bu durumdan üzüntü duyduklarını, çünkü bu tür durumların kurumu da yıprattığını söyledi.

Toprak, şöyle devam etti:
''Bizi metodoloji konusunda eleştirin, deyin ki bu metodoloji de şu eksiklik var, bunu böyle yapıyorsunuz yanlış. Eğer bizim için, makuliyet sınırları içinde yapmadığımız bir şey ise biz hemen kendimizi düzeltelim. Ama kalkıp TÜİK şöyle yanlış hesapladı denirse bu yanlış olur. Bu kurum, dün de hesaplıyordu bunları, bugün de hesaplamaya devam ediyor, yarın da hesaplayacak ve herkesin bu kuruma ihtiyacı var. İnsanların bu kurumun ürettiği istatistiklere ihtiyacı var, politika yapıcıların buna ihtiyacı var. Bu çerçevede, davranılmak durumundadır. Kurumla alakalı konuşulurken, bile bile yanlış hesaplıyor şeklindeki en ufak imalar bile kamuoyunda çok büyük yanlış anlamalara sebep olabilir, bunu söyleyen kişi bizzat bunu amaçlamıyor olsa bile.''

TÜİK Başkan Vekili Toprak, açlık sınırının gıda gereksiniminden ortaya çıktığını, yoksulluğun ise gıdanın dışında diğer alanlarda da ihtiyaç duyulan şeylere sahip olunmamasından ortaya çıktığını anlattı.

Toprak, ''Yoksulluk oranı hem açlık sınırında olmayacaksınız hem de gıda dışında barınma, ulaşım, sağlık gibi 12 kalem tüketim malında, ortalama tüketimin altında olmadır. Altındaysanız, o ikinci gruptaki sepetin altındaysanız, o zaman yoksul da oluyorsunuz. Açlık sınırının altında olan herkes otomatik olarak yoksuldur, ama açlık sınırıyla yoksulluk sınırı arasında bir grup vardır ki açlık sınırında değildir ama yoksuldur'' dedi.

''FARKLI KULLANACAKSAK, FARKLI İSİM BULALIM''

Ömer Toprak, söz konusu kavramların evrensel normlar olduğuna ve uluslararası tanımı, standardı olan kavramlar olduğuna bir kez daha işaret ederken, ''Kullanacaksak kendi tanımında kullanalım, kullanmayacaksak ya da başka bir şey demek istiyorsak, o zaman yeni bir isim kullanalım. Farklı kullanacaksak, farklı isim bulalım. Mesela refah düzeyi diyelim, memurumuzun onurlu yaşam seviyesi diyelim, insanımızın kimseye muhtaç olmadan yaşamını sürdürmesi için gereken en düşük ücret diyelim, ama açlık sınırı demeyelim, yoksulluk sınırı demeyelim. Çünkü bunun tanımı, tarifi bellidir. Kendimize göre yorumlayıp, bunları kullanmamalıyız, en çok yaptığımız bu bizim, kolaycılık'' diye konuştu.

TÜİK'in istatistiklerinin memurlar için, işçiler için, Ahmet için, Mehmet için olmadığını, Türkiye ortalaması insan için olduğunu ifade eden Toprak, TÜİK'in ortalamalar üzerinden hareket ettiğini, bireylere atıfta bulunan, küçük grupları ölçmeye çalışan çalışmalar yapmadığını söyledi.

''HER EKSTRA BİREYİN BÜTÜN MASRAFI İKİYLE ÇARPILMAZ''

Kamuoyunda çok yanlış hesaplamaların yapıldığını da kaydeden Toprak, ''bir kişi için 3 lira ise, 3 kişi için, 9 lira eder'' dendiğini hatırlattı ve aileye ya da haneye katılan her ekstra bireyin bütün masrafı ikiyle çarptırtmayacağını vurguladı.

Toprak, şöyle devam etti:
''Piyasada, benim için 3 lira, üç kişilik aile için de 9 lira diye hesap yapılıyor. Böyle olmaz, metodoloji de öyle demez. Hesaplama böyle yapılmaz. Yani bunun yaş grubuna, cinsiyete göre kategorileri vardır. O kategoriler çerçevesinde katsayılar, datadan oluşturulur. Uluslararası ölçekler vardır ve o ölçeklerden birine tabi tutulur.''

''DUYGULAR AJİTE EDİLİYOR''

Toprak, sendikaların çalışmalarının metodolojik, bilimsel bir çalışma olmadığını kaydederek, sendikaların ''memur şunu yese, bunu içse, bu kadara barınsa, bu kadar parayı yola verse diye'' hesaplama yaptıklarını söyledi. ''Çarpıp, toplayıp, bölüp hesaplıyorlar buna da yoksulluk sınırı diyorlar'' ifadesi kullanan Toprak, şöyle konuştu:
''Biz diyoruz ki sendikalara, yaptığınıza hiç bir itirazımız yok, yapın. Çarpın, bölün, toplayın, memura bu kadar maaş istiyoruz deyin. Ama buna, yoksulluk sınırı demeyin, açlık sınırı demeyin. Başka bir isim bulun, çünkü bu yanlış. Bunun tarifi belli, bu kavram, belli bir kavram. Burada duygular ajite ediliyor, işlerine geldiği gibi kullanıyorlar.

Sendikalarla aynı dilden konuşmuyoruz. Bu kavramlar, çok rahat bir şekilde alınıp kullanılıyor. Çünkü bu kavramın böyle kullanılması, kamuoyunda daha çok etkili oluyor. Ama yapılan yanlıştır, bunun adı geçim sınırı olabilir, refah düzeyi olabilir, asgari geçim sınırı, onurlu yaşam sınırı denilebilir. Yapılana itirazımız yok ama ismi yanlış kullanıyorlar ve o zaman rakamlar karşılaştırılıyor.

Aslında sendikaların rakamları arasında da büyük farklar var ama kendi aralarında hiç bunun tartışması yok. Ama ben o rakamlar üzerinde tartışma açmak istemiyorum. Ben istiyorum ki işin doğrusu anlaşılsın. Tanımlarla, tariflerle amaca yönelik kullanım ayrıştırılsın. Biz metodolojik olarak ne yapılması gerekiyorsa, onu yapıyoruz. Eleştirenlerin bir çoğuna bakıyorum, ölçüm denen şeyden haberleri yok. Biz bilimsel ölçüm yapıyoruz. Kullanmak istedikleri kavramla, bizim ölçtüğümüz şey örtüşmüyor.''

Toprak, bu ay içinde yoksulluk sınırına ilişkin bir basın bilgilendirme semineri düzenleneceğini de sözlerine ekledi.

Öte yandan TÜİK, 4 kişilik bir ailenin 2008 yılı tahmini değerlere göre açlık sınırını 255, yoksulluk sınırını 660 YTL olarak hesaplamıştı.

AA