Yeni çıkardıkları Ergenekon'a Gelmeden isimli broşürde MGK Genel Sekreterliği'nin yayımlandığı bir kitabın ideolojisini analiz eden Ümit Kıvanç ve Ahmet İnsel, Türkiye'nin kutsallar üzerine kurulu yapısının Osmanlı'dan miras olduğunu söylüyor, "Bunu değiştirmek içinse sosyal ayaklanma gerek, ama Türkiye buna hazır değil," diyor..
Ergenekon iddianamesinin açıklanmasının ardından
Türkiye'de sol çevrelerde, bu örgütlenmeyi nasıl değerlendirmek gerektiği konusunda şiddetli tartışmalar başladı. Tam da böyle bir dönemde ülkenin en saygın sosyalist yayını olarak kabul edilen
Birikim'in önde gelen iki yazarı, iktisat profesörü Ahmet İnsel ve yazar Ümit Kıvanç,
Ergenekon'a Gelmeden... Türkiye'de Devlet Zihniyeti isimli bir kitap çıkardı. Kitabın ilk bölümünde Kıvanç, 1990 yılında MGK Genel Sekreterliği tarafından yayımlanmış
Devletin Kavram ve Kapsamı isimli kitabı inceliyor, halkı devletin bir öğesi olarak gören zihniyetin analizini yapıyor. Ahmet İnsel ise
Cumhuriyet Döneminde Otoriterizmin Sürekliliği başlıklı makalesinde okuru siyaset alanında tartışma yaratacak bir kavramla tanıştırıyor ve
Türkiye'de ordu denetiminde bir 'Üçüncü Cumhuriyet' yaşandığını ve bu otoriterizmin 'pretoryen' kavramıyla açıklanabileceğini söylüyor.
- Devletin Kavram ve Kapsamı kitabında konuşan özne kim sizce?
- Ü.K: Büyük ihtimalle bir kurmay albaydır. Sonuna kadar tek elden çıkmamıştır, çeşitli onaylardan geçmiştir.
- A.İ: MGK'nın o dönemdeki kendi ideolojik faaliyetlerinin ilki bu kitap. Daha doğrusu açığa çıkmış ilk belgesi. Ondan evvel bildiriler vardı, ama 1982 Anayasası'ndan sonra aldığı biçimiyle MGK'nın açığa çıkmış ilk hali. Belli ki Harp Akademileri'nde kullanılan formülleri içeriyor bu kitap.
- Ü.K: Akademik çalışma denilen olguyla taban tabana zıt bir kitap var elimizde. Güya Kemalizmi seçerek Aydınlanma ve Akılcılık akımlarını benimsediğimiz söyleniyor ya... Oysa bunun tam tersinin geçerli olduğunu biliyoruz. Akademik çalışma ne demek? Birtakım verilerden yola çıkarak bir model geliştirmek, araştırma yapmak, bulgular ve sonuçlara ulaşmak. Oysa askeri akademyada hedef belli: Her şey bir amaca uygun biçimde ele alınıyor. Uygun olmayan kısım dışarıda bırakılıyor. İktisat öğretimi verip Marksizm'den bahsetmemek olur mu mesela? Amaç da 'gençler Marksist olmasın!' Bu, akademikliğin tam zıttı bir yaklaşım. Kemalizm de zaten bu yüzden din haline geldi.
- A.İ: MGK'nın bu yayınının nasıl bir akademik anlayışın ürünü olduğunu düşünürken aklıma Sovyetler Birliği geliyor. Soyvet Akademisi'nin yaptığı siyasi analizlerde benzer tonda, benzer yaklaşımda, tınısı ve içeriğiyle uyuşan metinler okumuştum. 'Akademik' adı taşıyabilir, Harp Akademisi üyesi de olabilirler, ama akademi adını taşıyan her kuruluş evrensel akademi kavramına uygun davranıyor demek değildir. Bunun en iyi örneğini totaliter ülkelerde, Nazi Almanyası'nda da gördük.