Sinemanın en savaşçı yıldızı

George Lucas, kendisinin de belirttiği üzere, Britney Spears'a pek benzemiyor. Sık sık röportaj verip karşımıza çıkmaması da bu yüzden. Sonuçta filmlerinin sayısı da öyle pek fazla değil. İzleyici onun yalnızca iki film serisini çok yakından tanıyor. Ama bunlar Yıldız Savaşları ve Indiana Jones serileri olunca işler tabii ki değişiyor. George Lucas'ın birçok sinemaseverin gönlündeki yeri bambaşka. O, tüm detaylarıyla Yıldız Savaşları'nın geçtiği evreni yaratan kişi. Bu yüzden de genelde kendisiyle yapılan röportajlarda özel hayatına girmekten çekinilmiş. Diğer bir yandan yaptığı işe de yansıdığından Lucas'ın özel hayatı da dikkate değer.

İMPARATORUN MAZİSİ
Üç evlatlık çocuğu olan Lucas inanılmaz sinema kariyerine rağmen en büyük başarısını kurmuş olduğu aile olarak görüyor. Ailesindeki rolünü işine de taşıyan ünlü yönetmen kendini yaratıcı bir baba, lisanslı Star Wars ürünlerinden sorumlu kadroyu da oğlu olarak tanımlıyor. Hayran kitlesi de bu aileye dahil edildiğinde ortaya kutsal bir birlik çıkıyor. Lucas, filmlerinden ne kazandıysa yine film alanına yatırmış. Lucasfilm'in eski başkanı Gordon Radley de esprili bir biçimde bu işin kâr etmek için olmadığını, domuz etine yatırım yapmanın bile zamanla bundan daha kârlı hale gelebileceğini belirtiyor. Şimdi 64 yaşında olan yönetmen, zamanında başka hayaller peşinde koşmayı da düşünmüş. En baştan beri illüstrasyonla uğraşmaya hevesli olduğu gibi araba yarışçılığına da düşkünmüş. Ama şu veya bu şekilde önleri kapanan bu yollarda ilerleseydi bile yine şimdi bulunduğu noktaya varmış olacağını düşünüyor. Ne de olsa almış olduğu antropoloji eğitimini de sinemaya çekebilmeyi başarmış. Eski üçlemede, yani serinin 4, 5 ve 6. filmlerinde, Flash Gordon serisinden ve mitoloji uzmanı Joseph Campbell'ın The Hero with a Thousand Faces isimli eserinden esinlenen noktalar olduğu bir gerçek. Ama A New Hope'ta anlatılan hikâye bir yerde genç Lucas'ın hayatının da bir yansıması. Luke Skywalker gibi Lucas da gençliğinde istediği alana yönelemiyor. Tıpkı Obi Wan Kenobi'nin Luke'un hayatına girdiği gibi Francis Ford Coppola da Lucas'ın hayatına giriyor ve 1971 yılında Lucas'ın ilk filmi THX1138'i yapmasına yardımcı oluyor. Son olarak da Luke gibi Lucas da hayallerini gerçekleştirmeyi başarıyor ve 30'una basmadan bir milyoner oluyor. Biyografisi ile filmi arasındaki bu bağ üzerinde kendi pek durmamış. Ancak sonuçta "başka bir şeyin kopyasını ya da başka birinin dediklerini yapmıyorsanız konuyu kendi benliğinizden çıkarmalısınız," diyor Lucas. Lucas'ın diğer önemli yapımı da şüphesiz Indiana Jones. Kamçılı arkeoloğun çekimlerinin artık ilk zamanlardaki gibi sırf kendi isteklerine değil tüm kadronun uzlaşmasına bağlı olduğundan güçleştiğini ifade ediyor ünlü yönetmen. Star Wars ve Indiana Jones dışında bir de İkinci Dünya Savaşı'nda yer alan ilk siyahi pilotlar hakkında bir projesi var. 18 yıldır aklının bir köşesinde olan bu fikrin çok büyüleyici olduğunu düşünüyor. Ancak bu sefer yönetmen koltuğunda göremeyeceğiz kendisini çünkü filmin yalnızca prodüksyonunu üstlenmek niyetinde.

SÜRPRİZ FİLM
Cuma günü gösterime giren Klon Savaşları'na gelince... Yıldız Savaşları'nın tarihi, izleyicinin altı filmlik seride görebildiği kadarla sınırlı değil. İlk defa serinin dördüncü filmi A New Hope'ta kısa bir bahsi geçen, Jedi'ların yönetimindeki klonlarla ayrılıkçı droidler arasındaki savaş, detaylı bir biçimde ele alınarak Klon Savaşları filminin konusunu oluşturmuş. Dizi şeklinde çekilmesi planlanırken ortaya çıkan sonuçtan hayli memnun kalınınca, "Neden sinema filmi olmasın?" denmiş. Animasyonla seriye yeni bir soluk geldiği düşünülüyor. Sonbaharda konuyla ilgili diziler de gelecek. 90 dakikalık filmde bildiğimiz karakterlerin yanısıra Ahsoka Tano gibi yeni karakterler de sahneye çıkıyor. Daha önceden Star Wars'a yeni bir projenin eklenmeyeceğini açıklamış olan Lucas, serinin başkalarında olduğu gibi kendisinde de bağımlılık yaptığını itiraf ediyor.