kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Ağustos 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Pazar SABAH 
TURGAY NOYAN

Yarış vicdan köreltir mi?

Bodrum'da düzenlenen Shop&Miles yarışlarında yaşanan bir kaza sonucu Cengiz Düşünceli ölüm tehlikesi atlattı ama rakip takım hiç etkilenmedi!.
GEÇEN haftaki yazımı "Önümüzdeki hafta Shop&Miles Turgutreis Cup'ı anlatacağım," diye bitirmiştim. İlk kez Bodrum'da da düzenlenen yarış organizasyonu, hem sportif hem de sosyal yönüyle mükemmeldi. Garanti Bankası yetkilileri de Bodrum Açıkdeniz Yelken Kulübü de ev sahipleri Milta Marina ve D- Marin de ellerinden geleni yaptılar. Ama ikinci gün yaşanan müessif kaza ve peşinden gördüklerimiz nedeniyle kahrolduk. Olayı kısaca anlatmaya çalışacağım: Organizasyonun ikinci gününün ilk yarışında Chivas Goblin ve Diva yatlarının rotaları kesişti. Bu her yarışta yüzlerce kere olan ve çözümü basit bir iştir. Denize uzak okurlarım, daha rahat anlasınlar diye karadan örnek vererek anlatacağım. Denizde olsun, yelkende olsun, rotaları kesişen teknelerden kimin yol hakkı olduğu çok net bir şekilde belirlenmiştir. Aynen karayolu kavşaklarındaki kırmızı-yeşil lambalar gibi... Bu anlatıma göre olay sırasında Diva teknesine kırmızı ışık yanıyordu ve buna rağmen Goblin'in önüne doğru yürümeye devam etti. Yani kavşağa gelirken kırmızıya rağmen hız kesmedi, durmadı. Şunu da söyleyeyim, yarışlarda bu tür olaylar pek çok kez olur. Ancak tüm basiretli dümenciler, teknelerinin rotasını tehlike yaratacak pozisyona gelmeden önce değiştirirler. Diva'nın dümencisi Yılmaz Canözer, Goblin'den kendilerine gelen "Yol... yol..." çağrılarını duymazdan gelerek, diğer teknenin önüne çıktı. Goblin ise rakibinin nasıl olsa döneceğini ve böyle bir çılgınlık yapmayacağını düşünmüştü. Diva, son anda dönmeye çalıştı. Ancak teknenin kıçı Goblin'in önünde kalmıştı. Goblin ekibi, dümencisi Aydın Yurdum'un "Çarpacağız tromola atalım," komutuyla yerlerinden fırladı. Tekne çarpmadan kılpayı kurtuldu, ters istikamete yürümeye başladı ama resmen dağılmıştı. Herkes yelkenleri toparlarken bir feryatla ne olduklarını şaşırdılar. Takımın en genci havuzlukta "Yelkenleri boşlayın, halatları boşlayın. Cengiz ağabey gitti," diye bağırıyordu. Göğsünde ise boğazına koparırcasına sarılmış halatla boğularak kendinden geçmiş Cengiz vardı. Yelkenler indirildi. Cengiz'in boynundaki ip zorlukla çözüldü. Cengiz'in boğazının iki tarafında ikişer parmak göçük vardı ve ağzından burnundan kan boşalıyordu. Şuuru yerinde değildi. Sonra çılgın gibi bir telsiz trafiği başladı. Buradan alınlarından öpüyorum, Bodrum Kurtarma'nın botu üç dakikada tekneden yaralıyı alarak karada bekleyen ambulansa yetiştirdi (Yarışlarda ambulans bekletilmesinin süs olmadığı da böylece görüldü).

DÖRT DOKTOR KURTARDI
Turgutreis'ten ambulans yola çıktığında Özel Bodrum Hastanesi'nin ortaklarından Sibel Tilev arandı. Sibel Hanım'ın gayretiyle cumartesi günü olmasına rağmen ambulans acile girdiğinde biri beyin, biri kulak-burun-boğaz mütehassısı, dört doktor kapıda bekliyordu. Hasta hemen ameliyata alındı. Nefes alamadığı için boğazı delinerek teneffüs imkânı sağlandı, uzunca bir operasyondan çıktığında hayatta kalma umudu yüzde 50 artmıştı. Ancak doktorlar belden aşağısının felç olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu söylüyordu. Hastane kapısında yaşananları, karısına ailesine haber vermenin zorluklarını filan anlatmayacağım. Yelkene gönül veren bizler hastane kapısında titrerken ne oldu biliyor musunuz değerli kardeşlerim. Diva teknesi, kendi sebep olduğu kazayı görmesine rağmen yarışa devam etti. Yetmemiş gibi daha sonraki ikinci yarışa da girdi. Hem de tekne sahibi Osman Yiğit'e telefonla Cengiz Düşünceli'nin yaşam mücadelesi verdiği, her an kaybedilebileceğinin bildirilmesine rağmen... Ben içim kan ağlayarak kızım Tuba'yı hastane kapısında bırakıp "Emek verenlere ayıp olmasın," diye ödül törenine uğradım. Bir de ne göreyim, kazaya neden olan Yılmaz Canözer ve arkadaşları kokteylde eğleniyorlar... Meğer ben gelmeden önce sahneye çıkıp bir güzel de ödül almışlar. Kazaya karışanların hemen hepsini iyi tanırım. Üstelik başta Yılmaz da dahil hepsini severim (severdim). Hele Cengiz'in temiz kalpliliğini, dostluğunu çok iyi bilirim. Ama bu olay beni çok yaraladı. Yarışın bu kadar vicdanları karartacak hale getirilmesinden nefret ettim. Şimdi bu yazıdan sonra Diva'daki arkadaşlar "Biz gördük, görmedik..." diye yazdıklarıma karşı çıkacaklar, vicdanlarını rahatlatmak için bahaneler arayacaklar.

NİYE DEVAM ETTİLER?
Kimseyi bilmem benim vicdanımda beraat etmeleri çok zor. Ben o ekipten biri olsaydım, takım yarışa devam kararı verse, denize atlar o tekneyi terk ederdim. Çünkü başkalarının canı pahasına yarışmayı göze alanların arasında işim olmazdı. Ben bugün neredeyse her adımını kahrolarak izlediğim bir olayı sizlere naklettim. Haziran ayındaki yazımda, bir çarpışma sonrası yaşananları size anlatmıştım. O olayda çarpan teknenin kaptanı en ufak bir yaralanma olmamasına rağmen, hemen yarıştan çekilmiş, ödül törenine gitmemiş ve rakibinin teknesi onarılıp tekrar yarışlara katılıncaya kadar yarışlara da girmemişti. Bir o adamlara bakıyorum, bir de bu adamlara... Ve yelken camiası adına çok ama çok üzülüyorum.
Not: Cuma günü yazımı yazarken Cengiz Düşünceli'nin yoğun bakımdan çıktığı müjdesini aldım. Ama bir kolunu hâlâ kullanamıyor.