kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Ağustos 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
İstanbul’da Avrupa hayalleri kuran üç adam: AB Genişleme Sorumlusu Olli Rehn, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barrosso ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan (soldan sağa).

Müzakerelerde ne olursa olsun, Türkiye bir AB ülkesi ve öyle kalacak.

EVRİM ALTUĞ
Avrupa Birliği'nin tarihini kitaplaştıran ABD'li akademisyen Desmond Dinan, kitabının yeni önsözünde, Türkiye'nin AB sürecine ilişkin önemli mesajlar veriyor. Dinan'a göre, Türkiye'nin geleceği belki AB'ninkinden bile daha parlak görünüyor..
Açık Toplum Enstitüsü, iki ay önce İrlanda kökenli akademisyen Desmond Dinan'ın Avrupa Birliği Tarihi başlıklı kitabının Hale Akay tarafından Türkçeye çevrilerek, Kitap Yayınevi tarafından "Başvuru Kitapları" dizisi kapsamında basılmasına destek verdi. Enstitü ayrıca, kitabın Türkiye'deki üniversitelerin kütüphanelerinde yer alması için ücretsiz dağıtımını da gerçekleştirdi. ABD'li Musevi işadamı ve spekülatör George Soros tarafından hayata geçirilmiş kurum, Avrupa Birliği Ansiklopedisi'nin de Türkçeye çevrilerek sivil toplum kurumlarına dağıtılmasına destek olmuştu. Kitabın ekler bölümünde de, oldukça zengin kısaltmalara; bugüne dek Avrupa Birliği tarihindeki önemli antlaşmalara ve bu antlaşmaların yol açtığı değişikliklere, AB'nin ayrıntılı kronolojisi eşliğinde yer verilmişti. Kitapta yer alan harita ve resimler de, AB tarihinin kritik dönemeçlerini görsel olarak destekliyordu. ABD'nin Virginia Eyaleti George Mason Üniversitesi öğretim üyesi olan ve bu üniversitede Jean Monnet kürsüsünde profesörlük ünvanını kazanan Dinan, bu kitap için Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecindeki kimi öncelikli konularda önemli saptamalar yaptığı yeni bir önsözü de kaleme almıştı. Bu önsözden kimi saptamaları dikkatinize sunuyoruz.

MÜKTESEBATA UYUM, TÜRKİYE'NİN ÇIKARINA
"20. yüzyıl başlarında, modern Türkiye'nin kurucusu Kemal Atatürk'ün yönetimi altında, ülke batıya eğilimli seküler bir cumhuriyet haline geldi. Yunanistan, Portekiz ve İspanya ile Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri gibi, Türkiye'de de liberal demokrasiyi kurma çabası ile otoriter idare yanlılarına karşı mücadele verildi. Bu ülkelerin tamamı için AB üyeliği demokrasiyi güçlendirmek için bir fırsattı.... Türkiye kısa süre önce sadece Birlikten değil, küresel sistemden de kaynaklanan rekabetçi baskılar ve piyasa güçleri ile başa çıkabilmek amacıyla da, kapsamlı ekonomik reformlar gerçekleştirmiştir. AB'ye katılsa da, katılmasa da, Türkiye etkin bir küresel aktör haline gelmek zorundadır. Bazı liberal ekonomistler, AB mevzuatının bazı bölümlerinin, bir ülkenin uluslararası rekabet gücünü artırmaktan çok kısıtladığını öne sürseler de, küresel rekabet gücüne sahip bir ülke olabilmek için AB müktesebatına uyum sağlamak, Türkiye'nin çıkarlarına uygundur. AB katılımına giden yol, çıkmaza girse bile, Türkiye'ye herhalükârda üzerinde ilerlemek isteyeceği bir ekonomik modernizasyon rotası sağlamaktadır."

İSLAMCI KÖKTENCİLER' AB'YE UZUN SÜREDİR KARŞI
"Türkiye'nin AB'ye katılımının en ateşli savunucuları bile kaçınılmaz şekilde konuya ilgilerini kaybetmektedir. Türkiye'de siyasi yelpazenin iki ucunu oluşturan ultra milliyetçilerle İslamcı köktendinciler uzun zamandır AB üyeliğine karşıdır. İki aşırı uç arasında kalan geniş siyasi alandaki kamuoyu, AB'ye dair net yargılara sahip değildir. Başlarda AB'ye meyilli Türklerin giderek daha büyük bir bölümü, anlaşılır bir şekilde kendisini üye olarak görmek istemediği aşikâr bir kulübe katılmak için Türkiye'nin çabalamaya devam edip etmemesi konusunda şüpheye düşmüştür. Türkiye'nin katılımı, gerçekten de AB içinde pek popüler bir konu değildir. Kamuoyunun görüşlerine karşı gelmeye ve Türkiye'nin üyeliği lehinde kültürel, demografik, ekonomik, siyasi ve stratejik savlar öne sürmeye istekli politikacı sayısı çok azdır. Aksine, lehte bir sonuç ihtimalinin neredeyse imkansız olduğunu bilseler de, Avusturya ve Fransız hükümetleri, eğer anlaşma (bir gün) tamamlanırsa, Türkiye'nin katılımı konusunda referandum yapma sözü vererek kamuoyuna hoş görünmeye çalışmışlardır."

UYUM MÜCADELESİNDEN 'ZEVK ALANLAR' VAR
"Türkiye dışındaki pek çok kişi, hükümetin son yıllarda gerçekleştirdiği yasal reformları fark edememekte; eleştirel tavır takınan medyanın beslediği AB kamuoyu, Türkiye'nin liberal bir demokrasi haline gelme iradesi ve becerisinden şüphe duymaktadır. Siyasi reformları engellemek için kendilerine has nedenleri bulunan Türkiye'deki aşırılar ise, ülkenin Batı'nın demokrasi standartlarını asla yakalayamayacağına dair dışarıdaki yaygın görüşü ateşlemektedir. Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden pek çok insan Türkiye'yi siyasi reform yolunda ilerlemeye cesaretlendirmek yerine, ülkede yürütülmekte olan hukukun üstünlüğünü güçlendirme ve insan haklarına saygıya tam uyum sürecindeki mücadeleden, sanki zevk alıyor gibi görünmektedirler."

TÜRKİYE'NİN ÜYELİĞİ REDDEDİLSE NE OLUR?
"Türkiye nasıl oldu da AB üyeliği sırasındaki ülkelerin bu kadar arkasına düştü? Türkiye'nin katılımına ilişkin ne gibi öngörüler bulunmakta? Müzakereler başarısızlıkla sonuçlanırsa veya başarıyla sonuçlansa bile bundan yıllar sonra Türkiye'nin tam üyeliği reddedilirse ne olur? (...) Kültürel olarak Türklerin büyük çoğunluğunun Müslüman olması, onları kuzeyde ve batıda bulunan, büyük bölümü Hıristiyan komşularından ayırır. Ancak, tıpkı Afrikalılar sayesinde İber Yarımadası'nda olduğu gibi, eski Osmanlı (Türk) İmparatorluğu'nun büyüklüğü ve etkisi sayesinde, Güneydoğu Avrupa'da da uzun zaman öncesinden gelen bir İslami miras bulunmaktadır. Ayrıca, AB bugün dini, etnik, kültürel ve dilsel çeşitliliği ile övünmektedir. Milyonlarca AB vatandaşı Müslümandır. Türklerin Müslüman oldukları gerçeği, AB'ye üyeliklerini geçersiz kılmak için yeterli bir neden değildir."

TÜRKİYE VE AB'NİN ÇIKARLARI ORTAKTIR
"Müzakerelerde ne olursa olsun, Türkiye bir Avrupa ülkesidir ve öyle de kalacaktır. (...) Görece ucuz ve giderek daha kalifiye hale gelen emeğin hakimiyeti ile elverişli ticari iklim sayesinde, Türkiye yabancı yatırımlar için çekici bir bölgedir. Haklı olarak komşusu Irak'taki istikrarsızlıktan ve Ortadoğu'daki dalgalanmalardan kaygılanan Türkiye'nin AB üyeliğinin bölgesel gelişmelere bağlı olduğu pek söylenemez. Irak krizini çözmekte, İran nüfuzunu sınırlamakta ve İrail-Filistin barış sürecini teşvik etmekte, Türkiye ve AB ortak çıkarlara sahiptir; üyelik statüsünden bağımsız olarak bu konularda tatmin edici adımlar atmak için birlikte çalışmaya devam edeceklerdir."

AB, MERKEZİLEŞMEK YERİNE, ESNEK OLMALI
"AB'nin, ekonomik güçlüklere ve değişen siyasi koşullara cevap verebilmesi için merkezileşmek ve her konuyu kapsamına almak yerine, daha esnek hale gelmesi gerekmektedir. AB bu yönde ilerlerken, Türkiye'nin üyeliğinin getireceği avantajları daha iyi fark edebilir ve AB yurttaşları bu konudaki içgüdüsel tepkilerinin üstesinden gelebilirler. Türkiye'nin geleceği, belki de AB'ninkinden bile daha parlaktır."
Haberin fotoğrafları