kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Ağustos 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Bonneville, kızlar arası eğlenceyi yüceltiyor.

Ruhsuz Amerikan yolcuları

YEŞİM TABAK
Görkemli sinema başyapıtı Kıyamet dışında bu hafta gösterime giren filmlerin ortak özellikleri, ruhsuzlukları. Bonneville ve Uyurgezer'de karakterler hep birlikte geçmişleriyle hesaplaşıyor, 'içsel yolculuklara' çıkıyor. Sonuç ise çok sıkıcı.....
Üç-beş sene öncesinde, sinemalarda yaz sezonu vasatlığının tedavülden kalkmaya başladığından bahsediliyordu. Halbuki karikatürize fantezilerin pahalı aksiyonları yaza doğru yığılma yaptıysa da, yazlık vizyon filmlerinin cazibesinde pek bir değişim olmadı. Sonuçta vasatlık da baki kaldı. Kıyamet'in 'redux' versiyonuyla gösterime girmesi, bu yaz sinemalarda gerçekleşen nadir hayırlı olaylardan biridir. Yenilenme veya yıldönümü, 'ilk kez sansürsüzdür!' gibi gerekçelerle zaman zaman salonlara dönüş yapan klasiklerin pek azı Türkiye'de vizyona çıkıyor. A Clockwork Orange, Star Wars, E.T... Liste uzun değil. Kıyamet de bol görülmüşlüğüyle şaşırtıcı bir seçenek sayılmaz. Fakat en azından görkemli bir filmi yad etme fırsatı var karşımızda. Bu hafta vizyonun geri kalanı, mayın tarlası gibi. Ziyaretçiler, içlerinde en akıl fikir ve de stil sahibi görüneni. Resimdeki Hayalet ve Ölüm Kapanı ise, korku türünün sönük yıllarının daha epey bir süreceğine dalalet. Geriye kimseye tavsiye edemeyeceğim iki film kalıyor ki, onlar da Amerikan yol filmi geleneğinin ruhsuz takipçileri ve izlenmek için sinema salonu ritüelinden ziyade, evinizin rahat koltuklarını, televizyon karşısı aylaklık zamanlarını hak ediyorlar doğrusu. Uyurgezer yok edilmesi, Bonneville onurlandırılması gereken geçmiş üzerine. Charlize Theron'un yapımcısı ve 'biraz da' oyuncusu olduğu Uyurgezer, zincirleme talihsizlikler ve sonsuz bir keder dünyasında geçiyor. Acıklı bir film. Ama acıklılığını dramatik bir erdeme çevirdiği söylenemez. Dede rolündeki Dennis Hopper, Blue Velvet'ta sapkın fetişler düşkünü olarak ulaştığı zalimlik düzeyini, evet, burada da, üstelik gündelik bir sinir jimnastiği niyetine yakalıyor. Fakat karakterlerin bedbahtlığı, maddeler halinde önümüze geldiğiyle kalıyor.

KIZLAR ARASI EĞLENCE
Uyuşturucu satan sevgilisi hapse giren, evinden atılan, işi gücü olmayan, habire gecelik tatmin peşinde koşan ve zaman zaman ortadan kaybolan anneyi (Theron) bir de astım spreyi sıkarken görünce, insanın içinin acıması gerekiyor herhalde. Acıyor da. Yine de keşke, bize olan bitenden mana çıkarmak için daha fazla ipucu, daha incelikli gözlemler verebilselerdi. Uyurgezer, 'Her şey çok kötü gidiyorsa geçmişle hesaplaşıp kendinize gelin!' gibisinden bir mesajla görevini tamamlıyor. Benzer şekilde Amerika'nın uçsuz bucaksız otobanlarında geçen Bonneville, yolculuğa ilaveten 'kızlar arası eğlence'yi yücelten filmlerden biri. Filmdeki orta yaş üstü kızlar grubu Jessica Lange, Kathy Bates ve Joan Allen'dan oluşuyor. İçlerinden birinin kocasının küllerini memleketine götürmek için çıktıkları yolculukta, tahmin edebileceğiniz gibi her birine birtakım 'içsel yolculuk'lar biçilmiş durumda ve bu yolculukların her biri de, tahminleri zorlamayacak şekilde gerçekleşiyor. Böyle bir filmden tahminleri zorlaması beklenemez zaten. Bilakis film, sınırları zorlamayan bir 'hoşça vakit' seansı olduğunu daha en baştan belli ediyor. Gelgelelim bu yanıltıcı bir sinyal. Zira Bonneville karakterler arasında kurduğu dengelerin basitliğiyle, bir noktadan sonra 'hafif komedi' izlemenin konforunu bile geride bırakmayı başarıyor.
Haberin fotoğrafları