Türkiye'nin en yaşlı şarabını tattık Kırmızı şarapların tadımına Doluca'nın bugünkü ismi Kav, eski adıyla Özel Kav'ının 97'siyle başladık. Şarap inişe geçmişti. Ancak 2000 rekoltesi bugün de olağanüstüydü. İlk çıktığında aşırı tanenli olan bu şarap zaman içinde yumuşamış, zarifleşmiş, dengeye kavuşmuştu. Ortadan giden 2001 ve 2002 örneklerinden sonra, 2003 Kav da ilginçti. Daha da bekletilip, bir, iki yıl sonra açılabilirdi. Karma serisinde ise Gamay-Boğazkere'nin ilk rekoltesi 2001 çok iyi yıllanmıştı. Merlot-Boğazkere ise üzümün doğası gereği iyi yaşlanmıyordu. Karma'nın Cabernet SauvignonÖküzgözü kupajının ilk rekoltesi 2000, geçen sekiz yıla rağmen hâlâ koyu bordo renkteydi. Damakta gövdeli ve güçlüydü. 2001 biraz ham ve bitkiseldi, 2002 ise hızlı olgunlaşmıştı. Sarafin Cabernet'leri de tattık. Bunların en iyisi de 2000 rekoltesiydi. Damakta zengin, derin ve kalıcıydı. 2002 de temiz ve rafine, güzel gelişen bir Cabernet'ydi. Hilton'daki tadımda Doluca ön tadımında seçtiğimiz 2004 Sarafin Chardonnay, 2003 ve 2000 Doluca Kav kırmızı, Sarafin Cabernet 2002 ve 2000, Karma C. S. - Öküzgözü 2001 gibi şarapları bu kez 50 kişiyle bir kez daha tadıp keyfini çıkardık. Ardından sıra Kavaklıdere'nin Ankara, Akyurt'taki mahzenlerde yıllandırdığı şaraplarına geldi. Kalecik Karası 2002 ve 97, Öküzgözü 2001 ve 1996, Boğazkere 1998 ve 97 ard arda tadıldı. 2002 Kalecik çok etkileyiciydi. Mürdümeriği ve tatlı baharat çeşnilerinin hissedildiği şarap mükemmeldi. 97 rekoltesi ise inişe geçmişti. Öküzgözleri tadılırken o zamana dek pek yorum yapmayan Lütfi Hızel, şarapları övgüye boğdu. Kendi zamanındaki Öküzgözleri'nin böyle şarap vermediğini söyledi. 1997 Boğazkere de bu üzümün yıllanma potansiyelini iyi ortaya koyuyordu. Daha bekletilebilirdi. Bundan sonra Kavaklıdere'nin 1970'lerde yaptığı ürünler tadıldı. 1973 Özel Kırmızı çökmemiş, hala ayaktaydı. 1970 Özel Kırmızı da yaşına göre çok canlı ve zengindi. Asıl sükseyi ise, Tatlı- Sert'ler yaptı. Bu gruptan ilk şarap, 1970 rekoltesiydi. Adeta iri bir kola şişesi içindeydi. Orta Anadolu'nun beyaz üzümlerindendi ama hangisi olduğu belli değildi. Kuru kayısı, karamel, bal ve pekmez kokuları hissediliyor, kuru üzüm, kuru kayısı tadları algılanıyordu. Nihayet sıra,
Türkiye'nin tadılabilen en yaşlı şarabına, 1940 rekoltesi Tatlı- Sert kırmızıya geldi. Kahverengi yassı şişesi o yıllarda Portekiz'den getirtilmişti. Şarap, turunç rengine dönmüştü. 2004'te Antik A. Ş. müzayedesinde 500 YTL'ye satılarak
Türkiye'nin en pahalı şarabı olmuştu ve görkemini bugün de koruyordu. Bu şaraba imzasını atan Lütfi Hızel, bunun Denizli'nin Çal ilçesinden gelen pembe üzümlerle yapıldığını hatırladı. Geçtiğimiz ay katıldığım bu tadımlar iyi Türk şaraplarının çok iyi yıllanabildiğini bir kez daha kanıtladı. En sevindirici yan ise, bütün gelişmiş şarap kültürüne sahip ülkelerdeki gibi, bizim üreticilerimizin de yıllanmaya uygun şaraplarını bekleterek pazarlamaya başladıklarını görmek oldu. Darısı diğer üreticilerimizin başına..
Yayın tarihi: 10 Ağustos 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/10/pz/haber,BA60776646C243778F1CFD02762DBD33.html
Tüm hakları saklıdır.