kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Haziran 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ABDURRAHMAN YILDIRIM

Küreselleşme duvara mı dayandı?

1970'li yıllarda dünya ekonomisi ve Türkiye petrol şokunu 39 dolarla veya bugünkü değeri ile 100 doların biraz üzerinde bir fiyatla yaşadı.
Aradan çeyrek asır geçtikten sonra petrol fiyatlarının 100 doların üzerine çıkması ve 140 dolara kadar yükselmesı belli bir etki yarattı. Yani 100 dolara gelinceye veya 1979 yılındaki fiyat düzeyini reel anlamda buluncaya kadar dünya ekonomileri bu artıştan pek etkilenmedi.
100 dolara kadar negatif etkinin görülmemesi aradan geçen dönemde küresel gelir artışına, üretimde daha az petrol kullanılmasına, otomotivde akaryakıt tasarruflarına bağlanabilir. Finansal piyasaların çok daha gelişmesi ve küreselleşmede petrol ihraç eden ülkelerin elde elde ettikleri gelirleri yine dünyada kullanmalarına yol açtı. Devreye Çin ve Hindistan gibi düşük maliyetle üretim yapan ülkelerin dünyayla entegrasyonu da girince enflasyonda olumlu bir dönem geçirdik. Ancak yükselen gelirler de metallerden akaryakıta ve gıdaya kadar tüketimi artırdı. Ortaya bir arz sorunu çıktı. Hem emtia hem petrol hem de gıda fiyatlarının son yıllardaki kararlı yükselişinde bu etkili.

- Meydan okuma- Bu durum küreselleşmede bir tıkanmaya veya yeni bir aşamaya mı işaret ediyor?
İşte üç yılda bir toplanan Uluslararası Ekonomi Birliği'nin İstanbul'daki toplantısı bu konuyu masaya yatırıyor. Önceki gün başlayan ve pazar gününe kadar sürecek olan Konge'nin ana teması "Küreselleşmenin meydan okuması." Kongrede 53 ülkeden 1.200 katılımcıyla 108 oturumda 382 tebliğ sunuluyor. Birliğin Türkiye ayağını oluşturan Türkiye Ekonomi Kurumu 1929 Büyük Buhran'ının başlangıcında Atatürk tarafından krizin etkilerini açıklaması ve öneriler geliştirmesi için kurdurulmuş.

- İyi günlerin sonu- Türkiye Ekonomi Kurumu'nun Başkanı Prof. Ercan Uygur, açılış konuşmasında 1929-30'larda yaşananın deflasyon olmasına karşılık günümüzdeki sorunun yükselen enflasyon olduğuna işaret etti ve gelinen aşamada küreselleşme döneminin en parlak günlerini geride bıraktığını savundu. Ercan Uygur şunları söyledi:
"Küreselleşmenin 1980'lerde başlayan yeni parlak döneminde ve özellikle son 10 yılında enflasyonda düşme gözlenmiştir. Bu düşüşte Çin ve Hindistan gibi küresel piyasalara güçlü bir giriş yapan ülkelerin belirgin etkisi olmuştur. Artık başka etkenlerin yanısıra küresel arz kısıtlarının etkisiyle bu parlak dönem sona ermiş görünüyor.
Arz kısıtlarından söz edildiğinde akla ilk olarak enerji, gıda ve bazı ürünler gelir. Ama aynı zamanda iş gücü arzı artışında da bir gerileme var.
Finansal dalgalanma, arz kısıtları ve yükselen enflasyon son 25 yıldan beri yaşanan küreselleşmenin yeni aşamasının en iyi günlerinin büyük olasılıkla sona erdiğinin göstergeleridir."

- Tek merkez- Uluslararası Ekonomi Birliği'nin Başkanı Guillermo Calvo ise küresel krizlere çare için küresel bir merkez bankasının kurulmasını öneriyor.
Belki bu yetmez, borsaların da tek bir piyasa haline getirmek ve gözetim ve denetimi de birleştirmekte yarar olabilir.
Ancak bunların hepsi küreselleşmenin devamı halinde gündeme gelecek konular. Eğer küreselleşme sonucu elde edilen gelir artışının yol açtığı talep doyurulamazsa, dünya kaynakları buna yetmezse, gelişmeler daha farklı bir yöne doğru gidecek ve belki de küreselleşme duvara toslayacaktır.
Bu aşamada İstanbul doğumlu Harvard Üniversitesi'nden uluslararası tanınmış ekonomist Dani Rodrik'in önerisi de kayda değer: "Ekonomide evrensel reçetelerin yerini yerel yaklaşımlar da alabilir. Ülkelerin özgün özellikleri dikkate alınarak yerel uygulamalara kapı aralamak gerekebilir."

- Sonuç- "Mutluluk bile haddini aşarsa azap olur." Seneca