Hükümetten gelen eleştirilere karşılık Merkez Bankası yeni bir faiz artırımı daha yaptı. Geçen ayki yarım puanın üzerine bu ay yarım puan daha ekleyerek temel faizi yüzde 16.25'e çıkardı. Yaptığı açıklamada da
"gerektiğinde ölçülü faiz artışına gidebileceğini" belirterek yeni faiz artırımlarına kapıyı açık bıraktı.
Yükselen faizler daha fazla yabancı parayı çekti ki, dolar kuru dün yüzde 1.16 geriledi.
Ne zaman ki Merkez Bankası faiz artırımının işaretini verdi, yabancı portföy yatırımcılarının Türkiye'ye ilgisi yeniden arttı. Yoksa portföy yatırımları yoluyla para gelmiyor, Türkiye'den para çıkıyordu. Böylece cari açığı finanse eden üç önemli ayaktan biri devre dışı kalmıştı.
-
Faize duyarlılık- Nisan ayının son haftasından itibaren gelen yabancı parası kısa vadeli olarak değerlendiriliyor. Henüz bono ve tahvil gibi daha uzun vadeli yatırımlara yönelmiş değil. Bu eğilimde
hem apartta kalmak hem de faizlerde yükselmenin tamamlanmasını bekleme eğilimi etkili. Yabancı çıkışlarının durması ve yeniden gelmeye başlamasının etkisiyle dolar kuru geçtiğimiz haftalarda 1.20 düzeyine kadar inmişti.
Yabancıların bu tavrı faizin düzeyine karşı son derece hassas olduklarını ortaya koyuyor. Merkez Bankası geçen eylül ayından itibaren faizleri düşürmeye başladı. Küresel dalgalanmanın tetiklemesiyle yabancılar Türkiye'deki portföylerini azalttı. Net bazda bono tarafından 10 milyar YTL'ye varan bir çıkış yaşandı. Hisse senedinde net satışları 580 milyon dolarda kaldı.
-
Geriye ne kaldı?- Yabancılar faizin düzeyine neden bu kadar hassas diye sormak olmaz. Çünkü
yüksek faize karşı kimse kayıtsız kalamaz, rasyonel davranan herkes faizin düzeyine duyarlılık gösterir. Yabancılar da faizler düşüş sürecine girdiğinde Türkiye'den çıktılar, artırım sürecine gelindiğinde yeniden gelmeye başladılar. Ancak
yabancıları Türkiye piyasasına yönelten tek etkenin faizlerin düşüşü ve çıkışı olması da son derece önemli bir gerçeğe işaret ediyor. O da,
Türkiye'nin son yıllardaki bütün çıpalarının yerinden oynamasıdır. Dün CNBC-e'de konuştuğumuz Eczacıbaşı Menkul Değerler Genel Müdürü
Salih Reisoğlu, "Türkiye'nin yüksek faizi dışında hikayesi kalmadı" dedi.
-
Çıpaları kaybettik- Gerçekten de siyasi istikrar çıpası, IMF çıpası, ekonomik istikrar çıpası, küresel piyasa dopingi artık yok.
- Büyüme hızımız yarı yarıya düştü.
- Enflasyon yükselişe geçti.
- Mali disiplini kaybettik.
- Cari açık, petrol fiyatlarının rekor kırmasıyla yükseldikçe yükseliyor.
- Doğrudan sermaye yatırımları yarı yarıya azaldı.
- Sosyal güvenlik reformu parça parça yürürlüğe giriyor. Ekimde tamamiyle devreye girene kadar başına bir iş gelmezse ne iyi.
-
Yüksek faizin rolü- Peki geriye ne kaldı? Yıllık 40 milyar doları geçen ve 50 milyar dolara doğru giden cari açığı finanse etmek için
her ay dışarıdan yeni 4 milyar dolarlık kaynak bulmamız lazım. Bu kaynağı Türkiye'ye çekecek tek bir hikaye kalıyor geriye. Sadece yüksek faiz. en azından siyasi belirsizlik bitene kadar. Kaynak akışı sürdüğü sürece ağır aksak da olsa yola devam etme imkanı var.
- Sonuç"Topallayan hâlâ yürüyordur." Stanislav Lec
Yayın tarihi: 18 Haziran 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/18//haber,8EE1A55D9E3F4A71B175FC1C2F8470ED.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.