Önümüzdeki dönemde çok tartışılacak konulardan birisi de demokrasinin geleceği olacak. Türkiye'deki gazetelere de yansıyan Amerikan Freedom House tarafından hazırlanan demokrasi raporunun bu yilki sonuçları
iç açıcı değil. Amerikalılar'ın Merih'ten geldiğini (yani savaşçı özelliklerini koruduğunu) Avrupalılar'ınsa Venüslü olduğunu (yani artık daha dişi, savaşçı olmayan özellikler gösterdiklerini) yazarak üne kavuşan Robert Kagan son kitabında da bir tez savunuyor.
Kagan'a göre son 19 yılda yaşananlar Fukuyama'nın "tarihin sonu" tezini çürüttü. İdeolojik rekabet yeniden güç mücadelesinin bir unsuru olmaya başladı.
Demokrasiler ile otoriter rejimler arasında bir mücadele var ve gelecek yıllarda bu kızışacak.
Kagan'ın Tarihin Dönüşü ve Rüyaların Sonu (The Return of History and the End of Dreams) adlı kitabında etraflıca anlattığı bu değerlendirmeyi yapmasına yol açan ülkelerden birisi Rusya. Görevden ayrılan ve halefi Dimitri Medvedev tarafından hemen başbakanlığa atanan Putin döneminde Rusya'nın
cılız demokrasisi her bakımdan hasar gördü.
Ancak bunun karşılığında Rus halkı daha iyi yaşamaya başladı. Yeltsin döneminde bir ara Başbakan yardımcılığı da yapan Boris Nemtsov'un dediği gibi "Putin
Rus halkıyla görünmeyen bir anlaşma yaptı. Alım güçleri sürdükçe ve Yeltsin dönemine göre daha iyi yaşamayı sürdürdükçe Ruslar yolsuzlukları, kötü yönetimi, suçu ve medya üzerindeki kısıtları hoşgörüyorlar. Eğer
ekonomi çuvallarsa anlaşma bozulur." Petrol fiyatları böyle gider, dünyanın gaz ihtiyacında da düşüş olmazsa gelirlerin düşmeyeceği ortada.
Milliyetçilik ve ekonomi Rusya'ya çeki düzen veren Putin'in döneminde gelirler gerçek anlamda iki buçuk katına çıktı. İşssizlik ve yoksullukta bir düşüş görüldü. 2007 yılında ülkeye 82 milyar dolar düzeyinde yabancı sermaye girdi. Tabii Yeltsin döneminde petrolün fiyatı varil başına ortalama 16 dolarken Putin döneminde ortalama 40 dolardı, şu sıralarda ise bunun da üç katı. Bu ekonomik göstergeler ve petrol sayesinde borçların temizlenmesinin de bir sonucu olarak Rusya uluslararası ilişkilerde de daha fazla ağırlığını koymaya başladı. Gazı bir silah olarak kullandı, Ukrayna'da seçimleri belirlemeye kalktı. Bazılarının çok demokratik diye değerlendirdikleri büyük kamuoyu desteğinin arkasında ekonomik veriler
kadar sürekli körüklenen Rus milliyetçiliğinin de tabii payı vardı.
Yeltsin dönemine göre yolsuzluklar konusunda Putin dönemi farklı boyutlara geçti. Boris Nemtsov ve Vladimir Milov tarafından hazırlanan bir rapora göre "devlet mülküyetindeki değerler özel kişilere aktarılıyor, oligarkların eline geçmiş mülkler inanılmaz fiyatlarla devlet tarafından satın alınıyor, "Putin'in arkadaşları"nın petrol ihracat tekeli oluşturuluyor.."
Yolsuzlukları inceleyen Uluslararası Şeffaflık (Transparency International) örgütünün bu yılki raporuna göre Rusya
sistemin temizliği açısından 143. sırada. Bu arada Rusya'nın eğitim sistemi bozuluyor, adalet mekanizması had safhada siyasi baskılara açık, sosyal sigorta sistemi ise çökmek üzere.
Basın özgürlüğü konusunda durum iyice felaket. Kremlin'deki yönetim hakkına eleştirel yazılar yazan gazetecilere yönelik şiddet uygulaması yaygın. 2007 yılında gazetecilere yönelik 75 saldırı olMuş ve 8 gazeteci öldürülmüş. Bir azize mertebesindeki Anna Politkovskaya'nın öldürülmesiyle ilgili soruşturmadan da sonuç çıkmadı. Medvedev kuşkusuz yeni nesilden bir siyasetçi. Ancak etrafında hep Putin döneminden kalma kişilerle çalışacak. Kremlin'e ve iç politikaya kendi damgasını vurup vurmayacağını zaman gösterir. Dış politikada ise Rusya Medvedev döneminde de Putin döneminde başlayan büyük güç siyasetlerini sürdürecektir.
Yayın tarihi: 8 Mayıs 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/08//haber,AB9CA43E45474D9DA578CDAB11D47D93.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.