kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Nisan 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Liberal soldan ulusalcı sola

CHP Kurultayı başladığı gibi bitti. Hiçbir yenilik getirmediği gibi insanı güldürecek kadar anti demokratik bir platformda cereyan etti. Haydi, diyelim Umut Oran kervana yeni katılmış, CHP zemininde sıkıntıları olan birisidir, konuşturulmadı. Peki, bütün handikaplarına karşın, iki dönem milletvekilliği yapmış, partinin yetkili kurullarında görevli birisinin, Haluk Koç'un konuşturulmamasına ne demeli? Onu da geçtim, içlerinde çok yanlış bir muhalif ismin dışında sadece altı muvafık insanın konuştuğu, Baykal'a ' senin gözlerinde ben Atatürk'ü görüyorum' diyen il başkanının konuşmasından sonra alel acele konuşmaların yeterlik önergesi verilerek toparlanmasını nasıl açıklayacağız?

Tamamlanmış misyon
İşte bütün bu nedenlerden ötürü CHP'lilerle anlaşamıyoruz. Bu parti, tabanında ve özünde ne kadar 'hareketli', yenilikçi, değişmeye yatkın unsur barındırsa da kendi içine kapanmış, kendi ürettiği ideolojinin tutsağı olmuş ve 'misyon'unu tamamlamış bir partidir.
Bugün Baykal ve ekibini sürekli olarak laiklikcumhuriyetçilik ekseninde tutan şey iste budur, CHP'nin misyonunu tamamlamasıdır. Nedir bu misyon ve niye tamamlanmıştır?
CHP, Türk modernleşmesini sağlayan çizginin partisidir. Bunu daha önceki yazılarımda da belirttim. O çizgi Jön Türkler-İttihat ve Terakki-CHP olarak biçimlenmiştir. Ama 1950'den sonra bir, 1980'den sonra da bir ikinci yeni modernleşme hamlesiyle çizgisinin ortaya koyduğu benim pasif modernleşme dediğim sadece kültürelhukuksal temelde gerçekleşen, devleti esas alan ve kutsayan bir model artık devre dışına çıkmıştır. Onun yerini aktif modernleşme almıştır. Yeni sosyolojiler ve onları hazırlayan yeni olgular yeni bir bünye yaratmıştır.

Soldan ulusalcılığa
CHP'nin 1970'lerde gerçekleştirdiği dönüşüm bir de 1990'larda gerçekleştirilmeliydi. Daha önce yazdığım yazılarda belirttiğim nedenlerden ötürü bu sağlanamadı. Eğer gerçekleştirilseydi o dönüşüm sosyal demokrat bir modele oturmalı, gerçek anlamda sol olmalıydı.
Bırakın onun sağlanmasını, iyi kötü böyle iddialarda bulunan mesela "örgütlü toplum, özgür birey, demokratik devlet" diyen SHP'den bile korkuldu ve o parti CHP'nin kursağına atıldı. Kapatıldı.
CHP bir yol ayrımına gelmiştir. Bugün o partinin tabanında mücadele eden yeni isim ve adaylar bakımından da parti bir eşiğe gelmiştir. Daha önceki kurultayda mesela Zülfü Livaneli'yi desteklemiş olan ekip bu defa Umut Oran'ı öne çıkardı. Bu kesimin içinde sadece ulusalcılar var, klasik CHP değerlerini savunanlar var, liberaller var. Fakat bu kesimin içinde reel anlamda sosyal demokrasi ve solu savunan yok.
Yani, CHP'nin ulusalcılığı "alternatif"lerini bile teslim aldı. CHP, Kemal Derviş'le başlayan liberalsol sentezi dahi terk etti. Ondan da geride duran ulusalcısol sentezle "dönüştürülmeye" (!?) çalışılıyor. Nasıl olabilir ki?..

Sosyal demokrat çözüm
Sadece CHP'nin değil Türkiye'nin de gereksinimi ve beklentisi sosyal demokratsol bir çıkıştır. Bu ne bir hayaldir ne de bir avuntu. Tam tersine çok ciddi bir beklenti ve zorunluluktur.
Küreselleşmenin, şirket kültürünün, muhafazakarlığın hakim olduğu bir dünyada yeni bir sol her zamankinden daha büyük bir fırsattır. Bu, öncelikle muhalefetle başlayacak bir dönemdir.
TÜSİAD'ın "muhalif" sayıldığı, işadamlarının CHP genel başkan adayı olduğu bir ülkede muhalefetin ne kadar geniş kapsamlı bir kavram olduğunu yeniden düşünmek gerekir. İkincisi, sol her zaman daha insancıl bir dünya, daha fazla işaşkazanç ve daha fazla özgürlük demektir. Ve nihayet sol, sınıf bilinci demektir. Sınıfsal dönüşüm de olsa, sınıf atlama ihtiyacı demir gibi katılaşsa da bu önemlidir.
Sol budur, buradadır. Bu solu harekete geçirecek olan kitleler de şimdilik AKP'nin filan tabanındadır. Ulusalcılık gibi bir ihtiyaçları, laiklik gibi bir meseleleri de bulunmamaktadır. Farklı beklentileri vardır. Kendileriyle ittifak kuracak olan solu beklemektedir.
Duyururum!