ARTIK eğitimli kadınlarımız her sahada, ön planda. Birçoğu, sanatla ilgileniyor. Ya
Özden Narin gibi resim yapıyor, sergi açıyor, ya da
Gülsen Çapa gibi, ressamlara destek veriyor. Gülsen sayesinde, sergi müdavimi oldum. En azından GArt'da (Küçük Çiftlik Parkı, lunapark yanı) açılanları kaçırmamaya çalışıyorum. 28 Mart'ta İrem İncedayı'nın, sergisine katıldım. Ama maalesef, siyasi olaylar öylesine bastırdı ki, bu başarılı genç ressam hakkında tek bir satır bile yazamadım. Oysa, Efes, Pompei, Bizans ve Roma saraylarından tablolarına yansıyan çizgiler gerçekten etkileyiciydi. Zaten İrem, ressam Timur Kerim İncedayı'nın kızı; ailesiyle Roma'da yaşıyor. Onun bu yolu seçmiş olması doğal da, ya babası? Timur İncedayı, deri hastalıkları uzmanı Cevat Kerim İncedayı'nın oğlu. Ressam olmak istediğinde, babası Cevat beyin olumlu tepkisini şöyle anlatıyor:
"Avukat, doktor olmanın adam olmaya eş sayıldığı bir dönemde, Orient Ekspresi ile İtalya'ya sanat öğreneyim diye gönderdiler. Roma'da Güzel Sanatlar Akademisi'nde okudum. Resim maceram böyle başladı." 6 Mayıs'ta, gene galeri GArt'ta bu defa, Ali Arif Ersen ile Argun Okumuşoğlu'nun sergisi var.
Sanatı ve sanatçıyı teşvik eden Gülsen Çapa'ya kocaman bir teşekkür. Avrupa'da sanat, ona sahip çıkan aristokrasi ve burjuvazi sayesinde gelişti. Artık Türkiye'de de, özellikle İstanbul'da, hanımlarımız bu istikamette büyük çaba sarf ediyor.
"Sanat ne kadar uzun Tanrım, hayat ne kadar kısa" demiş Goethe. Ölümsüzlüğe yatırım yapanları kutlarım.