Bir konu rakamla anılmaya başlandı mı, her şey onun etrafında döner. TCK 301 de böyle oldu.
Kimin başına bir iş gelse TCK 301'i hatırlıyor.
İlgili olsun veya olmasın, bir tarafından kendini ilişkilendiriyor.
Tam bir paradoks hali...
Bazıları, TCK 301 üzerinden karşıya suçlamada bulunuyor ama TCK 301'deki değişikliğe karşı çıkıyor.
Bazıları ise yasanın getirdiği yaptırımdan çok daha sertini uygulayıp TCK 301'deki değişikliği savunuyor.
Örnek mi? TCK 301, sadece Türklüğe hakarete değil,
"Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni, devletin yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan" kişilere de ceza öngörüyor.
Ancak
"eleştiri amacıyla yapılması" halinde suç teşkil etmeyeceği hükmünü de taşıyor.
Tunceli Bağımsız Milletvekili
Kamer Genç, dokunulmazlığın en kutsal olduğu Meclis kürsüsünden hükümeti eleştirince AK Parti milletvekillerinin saldırısına uğrayabiliyor.
TCK 301'in tamamen kalkması gerektiğine inanlar dahi
"Genç hak etti..." diyebiliyor.
301'lik Anayasa Mahkemesi Bir diğer örnek mi; DTP...
TCK 301'in yasadan tamamen çıkması gerektiğini savundular.
Ancak, Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıldönümü törenine davet edilmeyince TCK 301'i anımsadılar.
DTP Batman Milletvekili
Bengi Yıldız, arkadaşımız
Hazal Ateş'e kendilerine yapılan ayrımcılığın
"Türklüğe hakaret olduğunu" belirtip,
"Bunu yapanlar TCK 301'den yargılanmalı..." demiş.
Bakalım savcılar Yıldız'ın bu çağrısını dikkate alıp Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında dava açacak mı?
Veya, gelecek hafta Meclis'ten geçme olasılığı yüksek TCK 301'deki yeni düzenleme çerçevesinde, Adalet Bakanı dava açılmasına izin verecek mi?
Bütün bunlar TCK 301 değişikliği gerçekleşse de tartışmasının hatta savcılara şikayet başvurusunun artacağının göstergesi.
Savcılar da sorumluluk altına girmeyip, şikayetleri elemeden, önüne gelen başvuruyu Adalet Bakanı'na yollayacak.
Bakan sürekli töhmet altında olacak; Bakanlık'ta da yeni bir birim oluşturulmak zorunda kalınacak.
301'den cezalılar Oysa mevcut hali korunarak ceza indirimiyle yetinilse çok daha içinden çıkılır bir noktada olunacaktı.
Çünkü, TCK 301'den 2007'de açılmış dava sayısı 744, sanık sayısı da 1189 olarak görülse de yargılanıp hapse giren o kadar olmadı.
Bunu anlamak için Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi üyesi
Ekrem Ertuğrul'un, TCK 301 görüşmesi sırasında Meclis Adalet Komisyonu'na verdiği bilgi notuna bakmak yeterli.
Yargıtay'ın TCK 301 davalarına bakan 9'uncu Ceza Dairesi'ne 2006'da 34 dava gelmiş, 34'ü bozulmuş; 2'si düzeltilerek onanmış, ikisi reddedilmiş, biri hakkında görevsizlik kararı verilmiş. Biri de ilk mahkemesine iade edilmiş.
Bu durum 2007'de de değişmemiş; 95 dosyadan 34'ü sonuçlanmış; sadece ikisi onanmış; biri hakkında da düzeltilerek onama verilmiş.
Geri kalan 27'si bozulmuş, biri hakkında görevsizlik kararı verilirken, üçü de ilk mahkemesine yollanmış.
Bu yıl da sadece tek dava onanmış, o da düzeltilerek.
"O dava açılanlar Elif Şafak, Orhan Pamuk olunca yer yerinden oynar" denilebilir.
Bu sav haklı olabilir; ama gelen başvuru sayısındaki artış da bazen işi içinden çıkılamaz noktaya getirebilir.
Yayın tarihi: 22 Nisan 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/22//sarikaya.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.