Hrant Dink'in ölümü ve Orhan Pamuk aleyhine açılan dava yüzünden, Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesi meşhur oldu. Eski Türk Ceza Kanunu'nun 159'uncu maddesinde, aynı hükümler, çok daha ağır bir şekilde mevcuttu. Meselâ 159'da,
"eleştiri mahiyetindeki düşünce açıklamaları suç sayılmaz" diye bir istisna bulunmuyordu. Cezalar da yüksekti. 28 Şubat sürecinde, birçok aydın, askere hakaretten dolayı bu maddeden yargılanmıştı. O dönemde, her nedense,
"Türklüğe hakaretten" kişileri yargı önüne çıkarmak adet olmamıştı. Oysa bu maddede de
"Türklüğe hakaret" cezalandırılıyordu. Niçin, o sıralarda dava açılmadı veya açıldıysa kamuoyu haberdar olmadı? Cevabını vereyim: 301'inci maddedeki Türklüğe hakaret kısmı, Ergenekon tarafından kullanıldı; bu yüzden kamuoyunun gündemine oturdu. Yargılamanın yapıldığı Şişli Adliyesi önünde Veli Küçük'ü, Kemal Kerinçsiz'i her defasında görmedik mi? Zaten, Hrant Dink, Agos gazetesinde yayınlanan makalesinden dolayı değil, bir başka yazısında, Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçen'e
"Ermeni asıllı" dediği için cezalandırıldı. Perde arkasında, Dink'in vilâyette de tehdit edilmesine yol açan bu olay vardı. Ergenekoncular 301'inci maddenin
"Türklüğe hakaret" kısmını, ülkede gerginlik yaratmak için kullandı.
28 Şubat sürecinde 159'dan ben de yargılandığım için maddeyi yakından tanıyorum. O tarihte de, soruşturma açılması, Adalet Bakanlığı'nın iznine bağlıydı. Ama bu husus ters tepiyordu. Kaç defa savcıdan kendi kulaklarımla duydum:
"Genelkurmay Başkanlığı'ndan şikâyet gelmiş. Adalet Bakanı'nın da izni var. Ben nasıl takipsizlik kararı vereyim?" Genelkurmay'dan gelen şikâyetlere, Adalet Bakanı'nın derhal izin vermesi bir yana, sürece Adalet Bakanlığı'nın müdahil olması, davanın açılmasını teşvik ediyordu.
Yasakçı zihniyet, her zaman, ceza kanunlarının içinde işe yarayan bir madde buluyor. 28 Şubat'ta, aynı maddenin
"askere hakaret" bölümü ön plana çıkmıştı.
"Ermeniler soykırıma uğradı mı, uğramadı mı?" tartışmasında,
"Türklüğe hakaret" önem kazandı.
301'inci maddenin değiştirilmesini, özgürlüğe doğru önemli bir adım gibi alkışlayamayacağım. Çünkü, mevzuatımızda, kötü niyetliler tarafından kullanılacak yığınla tuzak madde var. Üstelik,
"Türklüğü" değil ama,
"Türk milletini aşağılama" biçiminde aynı hüküm devam ediyor. Bugün için, izni Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in vermesi bir teminat sayılabilir fakat, yarınlarda böyle bir izin, daha önceki dönemlerde gördüğümüz şekilde baskı ve talimat olarak değerlendirilecektir. En azından zihniyet değişmedikçe, bu ihtimali göz ardı edemeyiz. Meclis'teki büyük kavgaları, 301 etrafında koparılan şamatayı görünce de, zihniyetin kolay kolay değişemeyeceğini idrak ediyoruz.
Yayın tarihi: 21 Nisan 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/21//haber,C3C94CE2B13B4E11855DF0D7D3927779.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.