"Sen mi, ben mi daha fazla Atatürkçüyüz?" "Sen mi, ben mi, gerçek İslâmiyet'i biliriz?" Deniz Baykal, 5 Şubat 2008 tarihli grup toplantısında, başörtüsünün farz olmadığını,
Ebu Hanife'den naklen anlatmıştı. Sanırsınız parti lideri değil, fetva emini.
Tayyip Erdoğan, küçük dilini yutmuş,
"Bunları ben konuşsaydım başıma neler gelirdi" deyip, durmuştu. O, Barroso gibi
"mucize" bile dese, iddianameye yeni bir delil eklenirdi. Halbuki Baykal, çekinmeden İslâmiyet'e referansını sürdürüyor.
Baykal'ın rüşveti kötülemek için herhalde bir hadise ihtiyacı yoktu. Ama,
"Rüşvet alan da, veren de melundur" hadisinden hareketle, Erdoğan'ı
"lânetli" ilân etti.
Bir istismar konumuz da Atatürk. Dogmaları yıkmak gerektiğini vurgulayan Atatürk'ü
"tabu" haline getirdiler; putlaştırdılar.
Deniz Baykal'ın,
"Bizi bırak, önce Atatürk'le uzlaş" sözleri, Erdoğan'ın, Milli Şef İnönü zamanında, CHP'nin, para ve pullardan Atatürk'ün resmini kaldırmasını hatırlatmasına vesile oldu. Bu işte bir mantıksızlık yok mu? Baykal'ı, İnönü'nün icraatından sorumlu tutarsak, Tayyip Erdoğan'dan da, Erbakan'ın eylem ve söyleminin hesabını sormak gerekmez mi ?
Yayın tarihi: 16 Nisan 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/16//haber,C3F7690E19454E72A3C067EBBD1B0F04.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.